menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖLENİ AFFETTİRME GAYRETİ…

20 14
16.09.2025

Allah yaşayan insana sınırlı fırsatlar sunar. İnsan, bu fırsatları değerlendirip ebedî kurtuluşa hazırlanmak için yaratılmıştır. Buna, kulluk imtihanı denir. Kur’ân-ı Kerîm, tekrar tekrar bu gerçeği hatırlatmaktadır. “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebût, 57) ayetiyle ilahî hakikat bildirilmektedir Ölümle birlikte dünyadaki imtihan süreci tamamlanır ve imtihan defteri kapanır. Artık, kabirle başlayan yeni süreçte kişi, dünyada yaptıklarıyla baş başa kalır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu hakikati şöyle tarif etmiştir; “Âdemoğlu ölünce amel defteri kapanır; ancak üç şey müstesnadır. Sadaka-i cariye yapanlar, faydalı ilim bırakanlar ve kendisine dua eden hayırlı evlat yetiştirenler.” (Müslim)

Bu ilahi ilke, ölen bir insanın akıbetini şekillendirecek olan esasın yaşarken yaptığı ameller olduğunu açıkça bildirmektedir. Toplumda sıkça rastlanan bir anlayış ve buna bağlı alışkanlık vardır. Bu alışkanlıklar inanış haline gelmiş, bir takım geleneksel ritüeller de oluşmuştur. Bir ömür boyunca günaha ısrarla devam eden, tövbe fırsatını kullanmayan insanlar için, vefat ettiklerinde yakınlarının yoğun bir şekilde, öleni “affettirme çabası” vardır ki, bu beyhude bir gayrettir. Mevlid okutmak, sadaka dağıtmak, hatimler indirmek, ölenin günahlarını bağışlatma ümidiyle yapılan buna benzer çok sayıda merasim söz konusudur. Oysa İslâm’ın ölçüsü açıktır.........

© Denge