menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MAHREMİYET VE SIRLARI (Bedenin Edebi)

7 0
13.10.2025

İnsan, yaratılış itibarıyla örtülmeyi, gizlenmeyi ve korunmayı arayan bir varlıktır. Hem bedeniyle hem kalbiyle mahremiyet ister. Mahremiyet, sadece giyinmekten ibaret bir kavram değildir; insanın sınırlarını bilmesi, kendine ve başkasına saygı göstermesidir. İslâm, mahremiyeti bir ahlâk ölçüsü, bir edep kuralı, bir iman göstergesi olarak ele alır. Çünkü mahremiyet, insana insanlığını hatırlatır; sınırları kaldırılmış bir hayat, hayâyı yitirmiş bir dünyayı doğurur.

Kur’ân, insanın mahremiyetini yaratılışın ilk sahnesinde hatırlatır. Âdem ile Havva cennette yasak meyveden tattıklarında ilk fark ettikleri şey “çıplaklıkları” olmuştur. “Böylece ikisinin ayıp yerleri kendilerine göründü; hemen cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar.” (A’râf, 7/22) buyurulmaktadır. Bu ayet, mahremiyetin fıtrî bir ihtiyaç olduğunu gösterir. İnsan, günahı işlediğinde önce örtüsünü kaybeder; tövbe ettiğinde ise yeniden örtünür. Öyleyse mahremiyet, insanın Rabbine dönüş kapılarından biridir.

İslâm, bedenin her bölgesine bir değer, bir anlam yükler. Çünkü beden insana emanettir. Kur’an’da “emanet” kavramı, sadece mal ve sır değil; bedeni de kapsar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Vücudunun da senin üzerinde hakkı vardır.” (Buhârî, Savm, 51)

Bu hadisten........

© Denge