BİLGİ VE DUYGU FREKANSI
İnsan, eşref-i mahlukattır. Yani yaratılmışların en şereflisidir. Bu şeref, sadece akıl ve iradeden değil; bilgi ve duygunun iç içe geçmiş ince dengesine de bağlıdır. Zihin, sürekli bilgi toplar; kalp ise bu bilgiyi duygularla yoğurmaktadır. İşte bu etkileşim bir frekans ağı gibidir. Bu frekanstaki akım bazen sükûnetli, bazen fırtınalı olur. Kâinatın her zerresi nasıl bir titreşim hâlindeyse insan da kendi iç âleminde bilgi ve duygu frekansıyla öyle hareket eder. Kur’ân, bu hakikate “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde akl-ı selim sahipleri için ibretler vardır” (Âl-i İmrân 3/190) ayetiyle işaret eder. Düşünce (bilgi) ve derin his (duygu), Rabb’in işaretlerini kavramada birlikte çalışırlar.
Bilgi, insana emanettir. Her yeni bilgi, beyinde bir elektriklenme, bir titreşim doğurur. Bu hareketlilik, bir frekans gibi sürekli akar. İnsanın okudukları, dinledikleri, gördükleri bu frekansı besler ya da kirletir. Kur’ân’da “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 39/9) sorusu boşuna değildir. Çünkü doğru bilgi, insanın ruhuna istikamet verir. Yanlış bilgi ise frekansı bozar, zihni gürültüye boğar. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Allah’ım, faydasız ilimden Sana sığınırım” duasıyla bu noktaya dikkat çeker. Demek ki sadece çok bilmek değil, doğru bilmek önemlidir. Bilgi frekansının sağlıklı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d