BİREYSELCİLİK VE SAKINCALARI
Toplumun menfaatlerini korumak için çaba sarf etmek olgun ve münevver insanın özelliklerindendir. Bazı kimseler ferdi menfaatlerini toplumun nenfaatlerinin üzerinde tutar. Bazıları da tam tersi çıkarlarını tehir ederler. Toplumun menfaati demek kamunun menfaati ya da yararı anlamına gelmektedir.
Eğer yöneticilerimiz bireyci değil de kamunun menfaatlerini önceleyebilselerdi dünyanın düzeni değişecek, insanlık huzur ve sükûnet bulacaktı. Bireyselcilik yönetim anlayışını tamamıyla değiştirmek gerekir. Tedavülden kaldırmak gerekir. Herkes kendini düşünürse ve çabasını bu yönde kullanırsa bencillik denen hastalık devreye girer. O zaman gücü ele geçirenler, kendi kese ve kasalarını doldurmaya bakarlar.Günümüzdeki yönetim anlayışı tam da böyledir. O yüzden ekonomik açından hem Türkiye'de hem de dünyada büyük bir adaletsizlik hüküm sürmektedir. Makas her geçen gün açıldıkça açılmaktadır. " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" zihniyeti de bireyselciliğin bir sonucudur. Aslında insanoğlunun fıtratında bireyselcilik yoktur. Fırrat bozulunca her şey allak bullak oluyor. Bakınız; 13 - Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır. (Hucurat Süresi)
Sosyal bir varlık olan insan diğer bireylerle iletişim kurmaya uygun bir yaratılışla yaratılmıştır. Ama bugünkü Avrupa dünyasında halkın çoğu bireysel yaşıyor. Bireysellikten doğan manevi boşluğu bu sefer insanlar başka şeylerle doldurmaya çalışıyor. Evlerde ya kedi ya da köpek besliyorlar, ve yahut da kendilerini içkiye........
© Denge
