Güney Suriye’de Süveyda Modeli: Kontrollü Kaosun Etnik Jeopolitiği
Sessizce İnşa Edilen Bir Modelin Hikâyesi
Suriye iç savaşı on yılı aşkın bir süre yalnızca tanklar, bombalar ve hava saldırılarıyla değil; aynı zamanda sınırların yeniden çizildiği, kimliklerin dönüştürüldüğü ve toplumsal yapının kökten sarsıldığı bir süreç olarak yaşandı.
Bugün çatışmaların büyük ölçüde sona erdiği düşünülse de sahada aslında daha derin ve sessiz bir dönüşüm devam ediyor. Bu dönüşüm, klasik savaşın yerini çok katmanlı ittifakların, vekil aktörlerin ve demografik mühendisliğin aldığı yeni bir dönemi temsil ediyor. Bunun en somut örneklerinden biri, ilk bakışta küçük bir taşra şehri gibi görünen fakat stratejik ağırlığı giderek artan Süveyda’dır.
Süveyda artık yalnızca coğrafi bir nokta değil, savaşsız işgallerin, vekil yapılar aracılığıyla yürütülen etno-politik mühendisliğin merkezlerinden biri. ABD ve İsrail’in güney Suriye stratejisinde bir “pilot bölge” haline gelen Süveyda, klasik işgal modellerinden farklı olarak kontrollü kaos yönetiminin en belirgin laboratuvarı olarak öne çıkıyor.
ABD–İsrail Yönlendirmesi
Washington’un son on yılda benimsediği dış müdahale stratejisi, doğrudan askeri işgal yerine toplumun güvenini sarsmayı, ekonomik baskılarla iç çözülmeyi hızlandırmayı ve meşruiyet zeminini zayıflatmayı esas alıyor. RAND Corporation tarafından da teorik çerçevesi çizilen bu strateji, askeri araçlardan çok psikolojik ve ekonomik baskılarla sonuç almayı öngörüyor. Bu çerçevede uygulanan yaptırımlar, finansal kısıtlamalar ve medya kampanyaları, sahada kurşun atmadan yönetimlerin çökertilmesini mümkün kılıyor.
İsrail ise bu stratejinin bölgesel ortağı olarak hareket ediyor. Tel Aviv, uzun vadeli güvenlik konseptinde özellikle Ürdün ve Colan sınırına yakın bölgelerde, rejimden kopuk ama kontrol edilebilir tampon alanlar oluşturmayı hedefliyor. Bu alanların düşük yoğunluklu, silahsızlanmış ve ekonomik açıdan İsrail ile bağlantılı yapılar olması amaçlanıyor. Süveyda, bu bağlamda bir tür “pilot bölge” haline gelmiş durumda. Buradaki dönüşüm yalnızca askeri değil; diplomatik baskılar, ekonomik yardımların yönlendirilmesi, yerel liderlerin kooptasyonu ve medya üzerinden algı operasyonlarıyla da sürdürülüyor. Böylece şehir, hem fiziksel hem de algısal olarak Suriye devletinden kopartılmış alternatif bir model işlevi görüyor.
Dürzi Koridoru
Süveyda’daki Dürzi yapısı, iç savaş sonrası yalnızca bir toplumsal kimlik değil aynı zamanda rejim unsurları için bir sığınma ve yeniden yapılanma alanı haline geldi. Esad rejimine bağlı bazı subayların devrimden sonra buraya sığınması, beraberlerinde cephane, taktik bilgi ve istihbarat ağlarını getirmesi askeri kapasiteyi artırdı. Bu durum, Süveyda’yı hem yerel milislerin hem de başkentten kopan profesyonel unsurların kaynaştığı bir merkez haline getirdi. İsrail de bu sürece müdahil olarak, Süveyda’daki Dürzi yapıyı daha disiplinli bir vekil aktöre dönüştürmek için emekli Dürzi kökenli danışmanlarını devreye soktu. Özellikle tünel sistemlerinin kurulması, pusu tekniklerinin geliştirilmesi ve sınır ötesi iletişim ağlarının düzenlenmesi bu destekle mümkün oldu.
Burada David Kilcullen’ın “accidental guerrilla” teorisi önem kazanıyor: Dış destekle oluşturulan yapılarda zamanla kendi iç motivasyonları ve toplumsal refleksleri gelişir. Süveyda’daki Dürzi gücü de artık yalnızca savunmacı bir yapı değil kontrollü ama........
© Daktilo1984
