menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet Nasıl Kurtulur Kaygısından Demokrasi Nasıl Kurtulur Sorusuna

4 0
13.06.2025

Türk düşünce hayatındaki kısırlık, kendini tekrar ve yüzeysellik; inkar edilemez bir düzeydedir. Ciddi bir tarihsel birikimin ve toplumsal çeşitliliğin üzerine konumlanmış olmasına rağmen düşünce hayatımız, bir yokluklar listesini andırır. Platon’dan Habermas’a kadar Batı felsefe ve düşünce tarihine katkı sunmuş düşünürler ve onlar tarafından kaleme alınmış kanonik metinler yanında bizdeki entelektüel ve akademik çalışmalar karikatür gibi kalmakta. Felsefe, sosyoloji, ekonomi ve siyaset bilimi gibi belli başlı sosyal bilimler alanlarının hiçbirinde tartışmalara esaslı katkı sunamaz Türk aydını. Özgün düşüncelere sahip değiliz demek haksızlık olur elbette. Ama ne bir Nietzsche’miz oldu ne Gramsci ne de Carl Schmitt. Bu ülkedeki en büyük sorun derinlik ve derin analiz kapasitesini sistematik bir şekilde belli bir süre devam ettirebilme kapasitesi.

Bu dramatik sonucun kestirme nedeni ise devlet. Hegel’in entegral devletine benzer bir yapı egemen oldu her zaman bu topraklarda. Din ve mülkiyetle birleşmiş devasa devlet aygıtının izin verdiği tek düşünme biçimi ise monizm. Bu nedenle Türk aydını her hangi bir mesele hakkında iki tane fikir olduğunda, mevcut durumu hakikate ulaşma noktasında çoğulcu bir olanak gibi değil de, mutlak doğruyla çatışan mutlak bir yanlışın sorunlu birlikteliği olarak gördü hep.

Bu son hatırlatma sadece geçmişi değil, bugünkü sefaleti de açıklıyor önemli ölçüde. Bizde devlet ve devletçilik güçlüdür. Devlete bakış ise aşkınlık tadındadır. Devlet ile birey arasındaki ilişkide devlet, bireyin gözlerini gökyüzüne kaldırdığında görebileceği bir varlık gibi algılanır. Bu arada eğitim sistemimiz, aile kültürümüz ve siyasi parti yapımız da bu aşkınlığı yeniden üretir. Evde babanın, okulda öğretmenin,........

© Daktilo1984