menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşanabilir bir ülke

41 16
29.06.2025

Üç gün boyunca “Nâzım’dan Kazım’a Bir Volkan’dır Karadeniz” etkinliğindeydim. Rize’nin Fındıklı ilçesiyle Hopa arasında, hırçın dalgalarla yüksek dağlar arasında; yeryüzünün belki de en muhteşem doğasındaydım.

Etkinliğin bir parçası olarak Hopa-Kemalpaşa’da dev bir çınarın gölgesinde, yönetmen Özcan Alper, Nâzım Hikmet Vakfı İkinci Başkanı Özcan Arca ve ben Nâzım Hikmet’in ilham veren mirasını paylaştık. Kazım Koyuncu’yla açıldık denize, Volkan Konak’ın sesiyle dağlara: “Yaşanabilir bir ülke, yaşanabilir bir dünya!” diye haykırdık.

Üç gün boyunca gördüklerim, yaşadıklarım, bu ülkenin sırtı asla yere gelmez inancımı pekiştirdi. Geleceğe ilişkin umutla coştum. Gündelik kin, nefret, zulüm, umutsuzluk, utanç, çaresizlik, hoyratlık duygularından arındım. Ruhum temizlendi. Hatta ora insanlarının deyişiyle “Erdoğan’ın kankası Kılıçdaroğlu”nun CHP’nin başına geçme hırsını bile unutur gibi oldum.

Umudumu yeşerten, en çok burada eğitime verilen önemdi. Umudumu yeşerten insanların korkmadan çekinmeden konuşabilmesiydi. Umudumu yeşerten kadınlara ve çocuklara verilen önemdi. Ve hepsinden önemlisi dayanışma ruhuydu. Bunun adı “meci”. Lazca dayanışma demek. Hayatı paylaşmak demek.

Fındıklı Belediye binasının girişinde dev harflerle “Söz, yetki, karar, Fındıklı halkınındır” yazıyor. İşte “meci” bu. Başımı ne yana çevirsem bir güzellik.

Eskiden farelerin bile geçmeye korktuğu dapdar karanlık sokaklar şimdi rengârenk çiçekler içinde. Biri çiçek tohumlarını, öteki dev........

© Cumhuriyet