Moskova’dan sevgiler
Moskova’da hava günlük güneşlik. Uluslararası Moskova Üniversitesi’ndeyim. Üniversitenin dev sahnesi kırmızı ve beyaz çiçeklerle donatılmış. Burası siyasal bilgiler fakültesinin sahnesi, ortada uzun bir masa ve kocaman kuyruklu bir piyano. Sahnenin iki yanında iki büyük ekran, beyaz perdede Leyla Gencer’in yüzlerce fotoğrafı geçiyor her fotoğraf başka bir rol, başka bir kişilik...
Fotoğraflara Leyla Gencer’in ölümsüz sesi eşlik ediyor... O ses şimdi Violetta oluyor sonra normal oluyor, Kraliçe Elizabeth oluyor, Anna Bolena oluyor, Turandot oluyor, o ses yeryüzünün tüm duygularına dönüşüyor.
Oturduğum yerde heyecandan hafif titriyorum. Biraz sonra bu sahneye çıkıp benim konuşmam gerekecek. Ne söyleyeceğimi düşünüyorum. Zaten Leyla Gencer’le ilgili söylemek istediğim her şeyi kitabımda anlatmışım. Ve şimdi kitabım Rusça olarak yüzlerce izleyicinin elinde... Onlara başka ne anlatabilirim diye düşünüyorum. Bir yandan da içimde fırtınalar kopuyor...
O fırtınaların biri sevgili arkadaşım Ali Özgentürk’ün ölüm haberini burada aldığım için. Arkadaşım Ali Özgentürk’ü 70’li yıllarda tanımıştım, hatta 60’ların sonunda. O zaman Devrim İçin Hareket Tiyatrosu’nda, İşçi Tiyatrosu’nda sokak tiyatrosu yapıyordu. Bir yanında Işıl Özgentürk bir........
© Cumhuriyet
