Yeni yıl ne getirsin?
Yeni yıldan bir şeyler dilemek masumane görünebilir ama temelde majik bir düşüncedir. Boyutsal düşünme becerisine sahip olan insanlar “Ben dilersem olur” mantığıyla hareket etmez.
Düşünce ve dil arasında karşılıklı, adeta döngüsel ilişki vardır. Toplumların düşünceleri dillerine yansır, günlük dillerindeki söylemler ise düşüncelerini şekillendirir. Örneğin eski İstanbul’un Müslüman Türkleri bu dünyanın geçici öteki dünyanın ise kalıcı olduğunu düşünüyorlardı, bu yüzden çoğunlukla ahşap evler yaptılar. Ahşap evlerden oluşan şehir ise haziran aylarında diğer bir söyleyişle patlıcan mevsiminde çıkan yangınlarda, defalarca küle döndü. Eski İstanbul’un gayrımüslimleri ise her ne kadar öteki dünyaya inansalar da bu dünyanın geçici olduğunu telaffuz etmezlerdi, evlerini çoğunlukla taştan yaparlardı. Taş evler yangınlara dayanıklıydı. Bir Müslüman Türk taştan ev yapacak olsa muhtemelen dostları tarafından canına fazlaca düşkün olduğu gerekçesiyle kınanırdı, “Bu dünyaya kazık mı çakacaksın?” derlerdi ona.
Bazıları “İnsan ne yiyorsa odur” der, galiba insan nasıl konuşuyorsa odur da diyebiliriz. Çünkü düşüncelerimizi yansıtan konuşma şeklimiz yaşantımıza yön verir. Bu duruma en ilginç........
© Cumhuriyet
visit website