Düşünme becerisi
Çocukluğumda bazı babaların oğullarıyla şöyle övündüklerini duyardım: “Benim oğlan çok zeki, sınıfta öğretmeni bir dinler, bir daha kitabı okuması gerekmez.” Çocuk babasının böyle dediğini duyduğunda kanımca şöyle bir şablon geliştiriyordu zihninde: “Ben çok zekiyim, bir dinlediğimi bir daha unutmam, kitap okumam gerekmez. Aptalların habire kitap okuması gerekir.” Burada baba çocuğuna kötülük etmektedir, ona okumanın gereksiz bir şey olduğu mesajını vermektedir. Ayrıca böyle söyleyen baba zekâyı yalnızca ezberleme becerisi zannetmektedir. Oysa çocuğun ezber kadar yaratıcı düşünmeye, sorgulamaya, düşünme (muhakeme) becerisine, öğrenmeyi öğrenmeye de ihtiyacı vardır.
Yukarıdaki düşünme şekli geçmişte kalmamıştır, günümüzde de vardır ve galiba eğitim sistemimiz ezberleme üzerine kurulmuştur. Anaokulunda çocuğa anlamadığı bir şeyleri ezberletmeye çalışan sistem, bu tavrını gerek ilkokulda gerekse daha sonrasında da sürdürmektedir. Ezberleme zihinsel etkinliğin sadece birinci basamağıdır. Bu basamağı, kavrama, uygulama, analiz etme, sentez etme ve değerlendirme basamakları izlemelidir. Bu yazıda düşünme becerisinin önemini ele almak istiyorum.
İşittiğini anlamama, okuduğunu anlamama, eldeki verileri kullanarak sağlıklı akıl yürütememe düşünme becerisi eksikliğidir ve galiba çok yaygındır. Eğer bir teşbihte bulunursak düşünme becerisi eksikliği, satrançta iki hamle ötesini görememek demektir.
İnternette izlediğim kadarıyla bir gence mikrofon uzatıp “İslamiyet’i........
© Cumhuriyet
