menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Karanlığı aydınlatanlar

20 18
24.11.2025

1934… 31 Ocak’tan 1 Şubat’a bağlayan gece… Sakin geceyi bir telefon sesi huzursuz eder.Kılıç Ali’nin evi… Onu uykusundan sıçratan telefondan dolayı endişeli… “Bu saatte! Birine bir şey mi oldu” diye tedirgince açar telefonu.

“Efendim?”

Arayan Çankaya Köşkü’nden Başyaver Rüsuhi Bey, “Derhal seyahate çıkılıyor. Hemen köşke gelmeniz emir buyuruldu.”

Kılıç Ali saatine bakar, gece yarısını geçmiş “Peki, geliyorum” deyip telefonu kapatır. Hızlave düşünceli bir şekilde Çankaya Köşkü’ne gider. Hazırlık halindeki Ruşen Eşref ile Falih Rıfkı’yı fark eder. Hemen yanlarında Afet Hanım... Köşkün önündeki makam aracı yolculuk için hazırlanmaktadır. Falih ve Ruşen Beylere merakla yaklaşır. Gecenin bir yarısı nereye gidildiğini sorar. Aldığı yanıta bir hayli şaşırır:

“Kırşehir’deki öğretmenler maaşlarını alamamış! Gazi derhal gidelim dedi.”

Kılıç Ali saatine bakar, 02.00’ye geliyor, başını kaldırır göğe, karanlık gecede lapa lapa yağan karı izler. Yıllar sonra yazar bu ânı:

“Meğer o gece Gazi, Kırşehir İdare-i Hususiye Muallimlerinden (İl Özel İdare Öğretmenlerinden) birkaç aydan beri maaş alamadıklarından dolayı bir şikâyet mektubu almış. O gece (31 Ocak 1934) Çankaya Köşkü’nde sofrada bulunan alakalı Vekilden (Yusuf Hikmet Bayur) muallimlerin niçin birkaç aydır maaş alamadıklarını sormuş. Vekil Bey de ‘Havalar kış, belki de onun için postalar işleyememiştir’ diye söylemiş. Gazi de bunun üzerine ‘Ya! Demek şimdi muhasaradayız (kuşatma altındayız) öyle mi? O halde şimdi kalkar gider hem yolu açarız hem de Kırşehir’deki muallimlerin dertlerini yakından dinleriz’ demiş ve derhal hareket emrini vermiş!”

Evet, 1934 senesinin bu karlı soğuk kış gecesinde Kırşehir’e gitme nedeni öğretmenlerin maaş alamamasıdır. 02.00 sularında Ankara’dan hareket edilir. Kılıç Ali şöyle yazar defterine:

“…Mevsim kıştı. Hava fena halde karlı ve soğuktu. Hava o kadar pusluydu ki bir ara yolu kaybettik. Sonra bir köyün kahvesine sığındık.........

© Cumhuriyet