Ulusların kendi kaderini tayin hakkı
Dr. Doğan Kılınç’ın Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi’nde (C.XII, Y.2008, Sa.1-2 949) “Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı makalesinden aktarıyorum:
[Self determinasyon, uluslararası hukuk sisteminin en tartışmalı ilkelerinden birisidir. Self determinasyon, bir halkın coğrafi sınırlarını, politik durumunu veya kendi geleceğini diğer devletlerden bağımsız olarak kendisinin özgürce belirlemesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir anlamı, bir ülkede yaşayan halkın başka bir devlet etkisi olmaksızın yönetimi hakkında karar vermesidir. Azınlıklar ise bir devletin nüfusunun geri kalanına göre sayıca az olan, egemen olmayan konumda bulunan, üyeleri o devletin vatandaşları olarak etnik, dinsel ya da dilsel açıdan nüfusun geri kalanından ayrılan özellikler taşıyan ve kültürlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumak amacıyla üstü örtülü bir dayanışma duygusu gösteren gruplardır. Bu çalışmada, self determinasyon ilkesi, azınlık hakları açısından değerlendirilmiştir. İlk olarak, ilkenin tanımı, tarihçesi ve çeşitleri ikinci olarak Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı kararlarında self determinasyon ilkesi, son olarak da ilkenin azınlıklar açısından değerlendirmesi yapılmıştır.]
Önce şunu iyice belleyelim ve asla unutmayalım: Ulusların kendi kaderini tayin hakkından kaynaklanan özyönetim kesinlikle ulus devletlerle ilgili olmayıp sadece sömürge nitelikli topluluklara tanınan hukuksal haktır ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmıştır.
Örneğin, Avustralya yerlileri ya da Avustralya Aborjinleri bu ülkeye Güneydoğu Asya’dan gelmişlerdir. Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde yaşamışlardır.
Yaşadıkları Avustralya anakarası sömürge düzenine karşı uluslararası tanınan bir........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon