menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Piliç değil bilinç

68 19
14.12.2025

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir. Bu sorunun yanıtı hem sosyoloji hem felsefe mahallerindeki adres(ler) olacaktır.

Yanıt aileden soy soptan başlar sosyoloji mahallesinde: ana-baba, yaş ve meslek, medeni durum...

Lukács, “Sınıf Bilinci” başlıklı metne “öznel imkân” kavramını dahil eder: “Bilinç toplumun bütününe taşındığında, insanların, belirli bir yaşamsal durumda, bu durumu ve gerek dolaysız eyleme gerek bütün toplumun bu çıkarlara uygun yapısına göre bu durumdan doğan çıkarları kusursuzca kavramaya muktedir olmaları durumunda sahip olabilecekleri düşünceler ve duygular keşfedilir; yani nesnel durumlarına uygun olan düşünceler vs. keşfedilir.” Yazar bu gibi durumların ancak sınırlı sayıda ortaya çıktığını belirtir fakat o zaman üretim sürecinin şekillendirdiği bu tipte bir duruma verilmesi gereken uygun rasyonel tepki, bütünlük olarak sınıfın tarihsel olarak belirleyici eylemine komuta eden sınıf bilincinden başka bir şey değildir. Sınıf bilincini proleter bireylerin ya da kitlelerin psikolojik bilinciyle karıştırmamak da önemlidir çünkü sınıf bilinci, sınıfın tarihsel durumunun, bilinçli hale gelmiş olduğu anlamındadır. İhale mantığına bağlı olan sınıf bilinci, sınıf çıkarlarıyla “yüklenmiştir”. Lukács, metninin başında Sartre’ın da atıfta bulunduğu Marx ile Engels’ten bir alıntı yapar: “Filanca ya da falanca proleterin, hatta bütünüyle proletaryanın geçici olarak hangi amacı hayal ettiği önemli değildir. Önemli olan tek şey, bu varlıkla uygunluk içinde tarihsel olarak yapılmak zorunda kalınan ve kalınacak olandır.”

Benzer birçok çözümleme........

© Cumhuriyet