Bu ne demek şimdi? ‘İstanbul, Ankara Araplarla ortak şehrimiz...’
Ahmet Davutoğlu, bu kadar ileri gidememişti. Balkanlar dahil Suriye ve dahası Irak’ı Osmanlı’dan sanki Türkiye’ye kalan bir yadigârmış gibi düşünmüş ve buraları Türkiye’nin genişlemeetki alanları olarak görmüştü. Böyle bir kültürel ilişki şüphesiz Türkiye ile bölge insanları/devletleri arasındaki ekonomik sosyal vb. sıcak ilişkilerin gelişmesinde rol oynar. Fakat, dünya imparatorluklarının parçalandığı ve ulus devletler çağının başladığı 1800’lerden bu yana en az 150 yıl geçmiş, imparatorluk etnik parçaları savaşmış, ayrılmış ve kendi devletlerini kurmuş.
Davutoğlu ise ulus devletlerin ortaya çıkışını emperyalist oyun olarak görüyor ve Türkiye’nin eski parçalarıyla bütünleşecek bir siyaset pazarlıyordu.
Bu politika bana 2010’da “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” kitabını yazdırmıştı. Ulus nedir, ulusalcılık ırkçılık mıdır, mezhepçilik ve ulusçuluk, çok kültürlülük ve ulusçuluk gibi kavramlar kitabın içeriğini oluşturuyor ve neden ulus devleti tüm unsurlarıyla kurmak gerektiği, kuramadığınız zaman neler kaybedileceği ele alınıyordu.
Yaşadıklarımız kitabın güncelliğini hatırlattı. Baş ulusalcı Trump. Yanı başımızda devletler kurma savaşı var. Çekoslovakya ikiye ayrıldı. Yugoslavya parçalarına bölündü... Kitabı elden geçirip güncelleyip basmalı. (şurada bir yazı gördüm, teşekkür Doğan Bey’e: https://www. ajanssinop.com/yazarlar/dogan-ozdemir/ ulus-yikiciligi-zamanlari/776/# )
Erdoğan’ın iki gün önceden büyük reklamı yapılan cumartesi konuşması Türkiye’nin can alıcı sorunlarına zerre değinmiyor, yerel seçimlerde iktidarı nasıl geri alacakları........
© Cumhuriyet
