menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

24 2
28.10.2025

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru. Kurulmasaydı Anadolu toprakları parçalanacak, İtilaf devletlerince paylaşılacak, Türk milleti belki de asimile olup tarih sahnesinden silinecekti. Çünkü benliği ezilmiş halk, bu sefer belki de padişah yerine bir başka güce “Çok yaşa” diyecekti. Belki de bunu diyecek gücü bile bulamayacaktı. Kim bilir...

29 Ekim’in önsözü elbette ki Çanakkale’dir. Cumhuriyetimizin öyküsü orada yazılmaya başlar ve başarı dolu öyküler peşi sıra gelir. 28 yaşında, kocası Çanakkale’de, iki kayınbiraderi Yemen’de şehit düşmüş. Altı aylık oğlu, üç ve beş yaşlarında iki kızıyla yalnız kalan; yokluğun, yoksulluğun, tacizin, hırsızlığın olağan hale geldiği o günlerin Anadolu’sunun bir köyünde başlayan bir öyküyü paylaşalım.

Yıl 1915, aylardan temmuz… Asker alayı, Aksaray’dan Ulukışla Tren Garı’na yaya ulaşmak için yol almaktadır. Yolun kenarındaki harman yerinde bir erkek çocuğu ile üç ve beş yaşlarında iki kız çocuğu... Vakit öğle, güneş tam tepeden vurmuş. Elinde bir testi, bir maşrapa “Su içen var mı?” diye yoldan geçen askerlere soran bir kadın…

Alaydaki bir asker sıradan ayrılmaya yeltenir ve takım çavuşunun sesiyle irkilir, “Ne yapıyorsun sen?” Asker, “Bu kadın benim karım, o çocuklar da benim oğlum ve kızlarım. Ne olur bir dakika onları öpüp koklayayım! Söz, hemen sırama geçerim” der çavuşa. Durum komutana bildirilir ve bir yüz görümlüğü kadar izin çıkar. Asker koşar, gölgede yatan yüzünde........

© Cumhuriyet