Arafın alacakaranlığı - Buğra Gökce
Puslu ve soğuk bir güne uyandım. Dün azıcık güneş olduğunu hissediyordum buradan göremesem de. Bugün ise hava tamamen kapalı. Gece boyu da yağış vardı. Bir önceki, iki önceki gece şiddetli yağış sesi duymuştum. Avluma kova ile su boşalır gibiydi... Dün gece ise daha hafif ama devamlı bir yağış vardı. Geceleri yağmur yağması hoşuma gidiyor; barajlar, ekinler başta olmak üzere herkes ve her şey için tam zamanı ve sayısız faydalı.
Bazen de insanın dışındaki yağmur, içindeki birikmiş suyla konuşur; insan kendi içindeki yankıyı duyar. Belki de bu yüzden gece yağmurlarını severim. Dışarıda gök ağlarken, içeride ben susarım. Sessizlik, bazen en derin konuşmadır. Arada kalmışlık da böyle bir şeydir; konuşmaz, ama seni konuşturur. Bir geçiş hâlidir; durmayan zaman, bitmeyen düşünce, yeniden başlayan bir iç hesaplaşma...
Ama geceleri yağıp gündüzleri biraz ara vermesi burada bizler -en azından benim- için kesinlikle bir ihtiyaç. Belki bencilce ama arzum da bu yönde... “Neden” diyeceksiniz...
Gündüz durmadan yağınca avluya çıkmak, yürüyüş yapmak zorlaşıyor. Şiddetli yağışta yürüyüş mümkün olmuyor. O durumda hava almak, nefeslenmek, spor yapmak zorlaşıyor. O yüzden gündüzleri hava kapalı da olsa........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d