Venedik’te düğün
Thomas Mann “Venedik’te Ölüm”ü tam Birinci Dünya Savaşı arifesinde, bir “çöküş” hikayesi olarak kaleme almıştı. “Belle époque/Muhteşem devir”tabir edilen 19. yüzyıldaki 2. sanayi devriminin sonu ile 20. yüzyıl başının sonsuz istikrar, refah ve özgüven çağı sonlanmış, baş döndürücü teknolojik değişimlerle toplumun değerler skalası değişmişti. Tarihin bu savrulma anında Mann evrensel edebiyatın en büyük klasiklerinden biri sayılan yapıtında, “çöküşü” birebir “Venedik” üzerinden betimlemişti.
Yazarın eserini ölümsüzleştiren ayırt edici unsur, tam da bu, Venedik’in “dekadans sembolü” olarak öykünün baş karakterine dönüşmesiydi. “Masal” büyüleyiciliğindeki kent, sıra dışı çekiciliğiyle Nobelli yazarın romanında benzersiz bir “pusula ve yön kaybı” mekanı olarak kullanılmakta, 20. yüzyıl başındaki Avrupa burjuvazisinin krizine ayna tutmaktaydı. Jeff Bezos’un düğünü de böyle. Yüzyıl arayla Venedik gene muazzam bir dekadans, savruluş ve değerler kaybının merkezinde.
Tam da Thomas Mann’ın baş yapıtında olduğu gibi baş rolde. Bir yanda üç gün üç gece süren kutlamalar için özel uçaklar ve mega yatlarla kenti, havadan, denizden kuşatan dünyanın en büyük zenginleri, tekno oligarklar, şan şöhret sahibi medya şaklabanları var. Diğer yanda “No Bezos/Bezos’a Hayır” protestocuları…
Protestocular Bezos’a, sınırsız servetinin gösterişine oyuncak ettiği Venedik’i, tema park gibi kullanmasından dolayı ayar oluyor, ön planda bir Trump destekçisi olarak hedefe yerleştiriyorlar. Tarihi San Marco meydanının ortasına neredeyse bir futbol sahası büyüklüğünde........
© Cumhuriyet
