Ortadoğu’da altın çağ...
Shehadeh Dajani’nin yüzü hâlâ gözlerimin önünde...
Hüzün, bir insanın yüzüne bir daha hiç silinmemek üzere yerleşir mi?
Acı, Dajani’nin ağzının kıvrımları ve gözlerine işlemişti.
50 yaşlarında olmalıydı.
Bana, “Biz bu topraklarda Yahudileri, azınlık oldukları dönemlerde korurduk” demişti: “Bize şimdi mezarlarımızı bile temizletmiyorlar.”
Shehadeh Dajani’yi, 1993 Oslo Antlaşmaları ardından, bölgeye gittiğimde tanımıştım.
Yaser Arafat ve İsrail Başbakanı Yitzak Rabin’i Beyaz Saray bahçesinde buluşturan ABD Başkanı Bill Clinton, sahiden o güne değin ele geçirilmeyen bir “şafak” yakalamıştı.
İsrail Filistinlerin kimliğini tanıyor, Filistinliler de bunun karşılığında İsrail topraklarının tamamını içeren “büyük Filistin”den vazgeçiyorlardı.
“Filistin bağımsızlığı”ndan hiç söz edilmese de özerk yönetime devredilecek sınırlar ve topraklar ayrıntılı müzakereler ve takvim doğrultusunda masaya konuyordu.
Dünya çapında büyük heyecan dalgası yaratan “tarihi el sıkışma”nın ardından soluğu bölgede almış, 9-17 Şubat 1994’te Sabah gazetesinde yayımlanan röportajım için İsrail, Filistin, Amman’ın yolunu tutmuştum.
90’ların ikinci yarısında... Ardından, İsrail’in BM’deki daimi temsilcisi olan Dore Gold, görüştüğüm ilk isimlerden biriydi.
İsrailli “şahinlerin” meseleye nasıl baktığını bana 4 cümlede özetlemişti:
“Toprak vermek basit bir iş değildir. Araplarla ihtilafın asla aşılmaz olduğu kanısındayım. Diplomaside en büyük hata aşılamaz ihtilafların, aşılabileceğini varsaymaktır. Konu er geç patlar. İsrail şu anda son sürat duvara karşı giden bir lokomatif gibi.”
Gold’un bu sözleri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d