menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kazık mı, yazık mı?

114 38
02.03.2025

1990 yılında Cumhuriyet muhabiri olarak Paris’e atandığımda, sevgili İlhan Selçuk beni önce Abidin Dino’ya yönlendirdi. Abidin’le dostluğumdan öteye Türk sanatçılarla tanıştım ve çevrem, hemen her uyruktan sanatçılarla genişledi.

Böyle bir grupla restoranda yemek yediğimiz bir gece, dostum Roland Topor tanımadığım iki yabancıyı masamıza çağırdı. Zayıf, esmer olanı Bay Kazik!” diye tanıştırdı.

Kazik Hentchel’in Polonya asıllı bir sinema eleştirmeni, senarist, Pasolini ödüllerinin jüri üyesi, hatta Quartier Latin’deki ünlü Accatone sinemasının sahibi olduğunu henüz bilmiyordum.

Kazik soyadına aklım takılmıştı. Fransızcada “I” harfi olmayıp tüm I’lar İ yazıldığından, aslı mutlaka bizim “kazık” olmalıydı.

Önce bir şey söylemedim.

Ama bir süre sonra, leziz Fransız şaraplarının da etkisiyle Polonya asıllı Bay Kazik’ın belki dil açısından ilgisini çeker diye, başladım “kazık” sözcüğünün Türkçe anlamlarını sıralamaya.

Kazık yemenin mecazi türünden yola çıkıp; tarihte kazığa çakılarak öldürülenlerin, salt bağırsaklarını delip karaciğer, mide, dalak gibi organlara dokunmadan uzun süre can çekişmelerine yol açan cellat inceliklerine varıncaya kadar bütün bilgimi sayıp dökerken Bay Kazik renkten renge giriyor, ancak masadakiler yerlere yatıyorlardı.

Adamın ciddiyeti pek tekin değildi.

Ama çevremi katıla katıla güldürmenin zevkiyle hızımı alamayıp bu kez Kazıklı Voyvoda’ya geçtim. Tam Drakula ya da Kazık anlamına gelen........

© Cumhuriyet