menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaosla beslenenler

28 25
16.06.2025

İran’a saldırı aslında çok da şaşırtmadı, adım adım taşları döşenen, başta ABD, İsrail basını olmak üzere son aylarda iyice dillendirilen felaket senaryosuydu. Filistin’i yerle bir ederken uluslararası toplumda öyle aman aman bir tepki görmeyen İsrail, pimini çektiği bir bombayı daha bölgeye fırlattı, İran’a saldırıyı başlattı. Netanyahu’nun adı yolsuzluk haberlerine battıkça simit gibi sarıldığı İsrail aşırı sağının ve tüm bu cephelerin ABD’deki yapısıyla birleştiği Evangelist kafanın hedefi gizli saklı değil. İçinde dini, ekonomik, siyasi etkinlik soslarıyla harmanlanan bölgesel bir güç mücadelesinin hesapları var.

Kaotik Ortadoğu coğrafyasında istihbarat gücüyle bilinen İsrail, Filistin’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta Şii milis gruplar, Yemen’de Husiler’e yönelik son dönemde ölümcül darbelerini üst üste yaşama geçirdi. Şüpheli bir helikopter kazasında cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı ölen, misafir ettiği Hamas liderine İsrail suikastını engelleyemeyen zayıflamış bir İran yönetimi tablosu ortadaydı. Sonunda da İsrail, tüm bu yapıların güç merkezi olarak gördüğü İran’ın kalbine yöneldi. Her ne kadar ABD konuya biraz mesafeli imaj çizse de İsrail’in İran planının, Trump yönetiminin dışında şekillendiğini söylemek saflık olur.

Unutmayalım ki bugün “Hâlâ nükleer görüşmelere dönülebilir, İsrail-İran ateşkesi olabilir” gibi yaklaşımlar gösteren de ilk dönem başkanlığında İran’la yapılan uluslararası nükleer anlaşmadan ülkesini çeken de Trump’tır.

İsrail’in saldırısı, İran’ın........

© Cumhuriyet