İzmirli mağdur edilmesin
İzmir’de günlerdir tartışılan ve yerel gündemde önemli bir yer tutan İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) çalışanlarının toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel-İş üyesi 23 bin belediye çalışanı greve başladı.
Bu grevin, siyasi iktidarca mali yönden silkelenen ve yönetsel açıdan kıskaca alınan CHP’li belediye yönetimlerini daha büyük sıkıntılara sokacağı biliniyor. Daha da önemlisi, tam da bayram öncesinde, İzmir halkının yaşayacağı sıkıntılar ve zorluklar... Bütün bunları göz önüne alınca, keşke bu noktaya hiç gelinmeseydi diye düşünmeden edemiyoruz.
Biz yaşamımız boyunca emeğin ve emekçinin hakkını savunduk. Emek mücadelesini yaşamımızın temel öznesi ve odak noktası yaptık. Tariş ve DGM direnişleri gibi nice tarihi emek mücadelesinin içinde olduk. 45 yıl önce, 12 Eylül darbesini, grev gözcüsü gömleklerimizle karşılayan eski DİSK üyeleriydik. O yılların bize armağanı olan sevgili kızımıza bile Emek ismini verdik.
Dolayısıyla, eski bir DİSK üyesi ve geçmişte İzBB camiasında yönetici olarak görev yapmış bir İzmirli olarak; konuyla ilgili değerlendirme yapmayı, tecrübelerimizi paylaşmayı ve taraflara önerilerde bulunmayı, hem hakkımız ve hem de sorumluluğumuz olarak görüyoruz.
İzmir kenti yıllardır CHP’li başkanlarca yönetiliyor. Özellikle bu iktidar döneminde, hemen her seçimde İzmirliler muhalefeti ve CHP’li adayları tercih ettiler. Zaman zaman eleştirilere uğrasa da İzmir yıllardır halkçı bir anlayışla yönetilmeye çalışılıyor. Bu anlayışın ve yaklaşımın içinde emek hareketi ve çalışanlar önemli bir yer tutuyor. Halkçı belediyecilikte, çalışanlar ve onların örgütleri olan yetkili sendikalar, yerel yönetimin etkin paydaşı ve ayrılmaz bileşenleridir. Belediye çalışanları, başkanların ve yöneticilerin yol arkadaşıdır.
Örneğin bizim belediyede görev yaptığımız dönemde yaşanan, eski başkan Aziz Kocaoğlu’na ve bizim de içinde bulunduğumuz çalışma arkadaşlarına yönelik davada; en büyük desteği çalışanlar ve sendikalar vermişti.
Bugün yaşadığımız süreçte, en büyük yanılgı, konuya yalnızca masadaki TİS’den bakılması ve rakamlarla yaklaşılması olur. İzmir’de ve genelde belediyelerde yaşananlar, mutlaka daha geniş bir perspektifle ve siyasal bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Burada siyasal gündemin başat ve belirleyici rolü unutulmamalıdır. Üstelik hizmetin aksamasından en çok etkilenecekler, çalışanların aileleridir, yakınlarıdır, komşularıdır; kısacası........
© Cumhuriyet
