Milli gelir büyümesi ve kalkınma
TÜİK’in açıkladığı verilere göre 2024 yılının 4’üncü çeyreğinde Türkiye’nin GSYİH’si, bir önceki çeyreğe (2024/3) göre yüzde 1.7 oranında beklenenin üzerinde artarken 2023 yılının aynı çeyreğine (2023/4) göre yüzde 3 oranında artış kaydetti. Böylece 2024 yılı büyümesi yüzde 3.2 oldu, kişi başına düşen milli gelirin ise yüzde 15.2 oranında artarak 15 bin 103 dolara çıktığı açıklandı. Bu sonuçlar ülke açısından sevindirici olmakla birlikte, büyümenin halka nasıl yansıdığı, beraberinde kalkınmayı sağlayıp sağlamadığı ve hesaplamanın tutarlılığı tartışılmaya başlandı.
Önce, “büyüme ve kalkınma” kavramlarını açıklamakta fayda var sanıyorum: Büyüme, milli gelirdeki rakamsal değişmeleri, bir yıldan diğerine olan olumlu gelişmeleri ifade ederken kalkınma, üretim ve teknolojide oluşan gelişmelerle birlikte ortaya çıkan ekonomik ve sosyal gelişmeleri de içerir. Kalkınmada önemli olan, refah artışı ile birlikte sosyal ve kültürel ilerlemenin yaygınlaştırılması, bir ülkenin üretim yapısının yüksek katma değerli ürünler üretecek biçimde dönüştürülmesi ve ortaya çıkan ürünün o toplumu oluşturan gelir grupları arasında adaletli bir şekilde dağıtılarak yaşam standartlarının (refah düzeylerinin) yükseltilmesidir.
Türkiye’de sayısı 4.5 milyonu aşan ailenin sosyal yardım almaya muhtaç olduğunu, TÜRK-İŞ’in şubat ayı açlık sınırını 23 bin 324 lira, yoksulluk sınırını 75 bin 973 lira olarak tespit ettiğini ve asgari ücretin 22 bin 104 lira, en düşük emekli maaşının ise 14........
© Cumhuriyet
