Kimlikçilik, hem gericilik hem de bölücülüktür
Ülkeyi Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi ve benzeri etnik ya da dinsel/mezhepsel kimliklere göre tanımlamak ya da yönetmeye kalkışmak hem toplumu yüzyıllarca geri götürür hem devleti parça parça ederek Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırır...
Bu nedenlerle de olanaksızdır.
Ama Emperyalistlerin 1000 (yazıyla bin) yıldır bıkmadan usanmadan sürdürdükleri ve İstanbul’un fethinden sonra, iyice tırmandırdıkları bu politika, bugünlerde yine, üstelik de İktidar tarafından gündeme getirildi.
***
Toplayıcılık, Avcılık, Paganizm Dönemi, Aşiret Kimliği:
Önce Aile vardı.
Sonra Aşiret oldu.
Tarım Devrimi, Tek Tanrılı Dinler Dönemi, Din ve Mezhep Kimliği:
Aşiret, Beylik oldu.
Sonra, Krallık, İmparatorluk, Şahlık, Padişahlık oldu.
Endüstri Devrimi, Ulusalcılık Dönemi, Irk/ Etnik Köken, Milliyet/Ulus, Ulusal Kimlik, Ekonomik Rejim, Sınıf Kimliği.
İmparatorluklar Ulusal Devlet oldu.
Sonra Demokrasi, Faşizm, Komünizm, Federasyon oldu.
Bilişim Devrimi, Bütün Kimliklerin Eşitliği Dönemi.
Federasyonlar, Ulusal Devletler, Çağdaş Devlete Vatandaşlık Bağı ile bağlı olan bütün Din-Mezhep ve Irk-Milliyet kimliklerinin Yurttaşlık Hakları Bağlamında eşitliği...
Bu Evrim Çizgisine göre, “Farklı Kimliklerin Eşit Vatandaşlığı Anlayışına Dayalı olan Çağdaş Devlet, bu Kimliklerin Farklılıklarına göre........© Cumhuriyet
