Yenikapı durağındaki ekim çelişkisi
Doğa aslında zıtların birliğidir. Uyumsuzluğu ona biz yakıştırırız.
Ekrem İmamoğlu’nun sorgusunu açıyorum. Polis soruyor: “PKK/KCK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın talimatı ile...”
Haberleri açıyorum, İmralı’nın çıkışı iktidar medyasında övgüye boğuluyor. DEM Parti’nin Öcalan’ın talimatlarının dışına çıkmaması tavsiye ediliyor.
Tekrar İmamoğlu’nun polis sorgusuna dönüyorum. Polis soruyor: “‘Kent uzlaşısı’ ne anlama gelmektedir ne zaman ne amaçla kuruldu?”
Haberleri açıyorum. DEM Parti’nin süreçteki rolünden övgüyle söz ediliyor. İmamoğlu’nun polis sorgusuna bakıyorum. Polis soruyor: “2024 yerel seçimlerinden yaklaşık bir ay öncesinden HDP’den CHP’ye üye olarak geçtiklerinin anlaşıldığı...”
Haberleri açıyorum. Güvenli bir alanda kongresini yapmak isteyen PKK’nin, Malazgirt’te güven içinde kongre yapabileceği anlatılıyor. Haliyle insanın kafasının karışması için yeterli ortam var.
Dün bir arkadaşım telefonla aradı. Yenikapı durağındaydı. Sarı-kırmızı-yeşil renkli bandana takanlar Yenikapı Meydanı’na yürürken, Mustafa Kemal’li Türk bayrağı taşıyanlar Saraçhane’ye doğru gidiyordu. Bir taraf bayram mutluluğunda gülümserken öteki taraf darbe yemiş hüznünü yüzünde taşıyordu. Bana telefonda anlattığı bu tabloyu nasıl okuduğumu sordu.
Siyasetin doğasını okumakta zorlananlar için çelişki gibi görünüyor. Oysa yaşam, kendi içindeki tutarlılığı çelişkilerle gösterir. Aslında ortada pek de çelişki yok.
Şöyle anlatayım.
Erdoğan, sadece Türkiye’nin en uzun iktidarının sahibi değil. O, aynı zamanda, iktidarda kalmak için siyasetin zeminini sürekli bozup yeniden kuran, bütün politika ayarlarıyla oynayan, düşman-dost tanımını iktidarda kalma oyununa göre yeniden tanımlayan bir pragmatist. Onun için en büyük hedef........© Cumhuriyet
