E-Nabız bizimse parası da bizim olsun!
Ne renkler ne semboller ne inançlar… Şirketler zamanın putları gibi. Ne tartışıyorlar ne de tartıştırıyorlar.
E-Nabız’ın satış hikayesini bu köşede anlatmıştım.
Aslında geçen yıl T24’te Asuman Aranca’nın haberi sayesinde olan biteni öğrenmiştik. E-Nabız sistemini ilk tasarlayan şirket olan Bilbest isimli firma, daha sonra sistemi sürdüren Tiga isimli şirketten, "e-Nabız uygulamasını Katar’a kendi mülkiyetindeymiş gibi satması" nedeniyle şikayetçi olmuştu. Aranca’nın aktardığına göre, Tiga, Sağlık Bakanı Yardımcısı Şuayip Birinci’ye yakındı. E-Nabız üzerinde iki firmanın kavgası sürerken, Birinci, yakınlık iddialarını doğrularcasına, E-Nabız’ın satışını sızdırdığı iddia edilen Bakanlık danışmanları ve Bilbest hakkında, “ihaleye fesat ve rüşvet” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bakanlık çalışanları gözaltına alınıp yargılanmıştı.
Sağlık Bakanlığı çalışanlarının, sonunda beraat ettiğini yazdım. Bu sırada, gerekçeli karara "e-Nabız uygulamasının Katar’a satılmasının deşifre edilmesi nedeniyle kendilerinden intikam alındığı" ifadelerinin yansıdığını söyledim.
Aslında yazarken uyarılmıştım. Zira bu konu, "cıs!" denilen meselelerden biriydi. Nitekim hikâye çok konuşulduğu gibi, Bakanlık ve Tiga isimli şirket konu üzerine açıklamalar yaptı.
Gelelim benim bulgularıma…
Önce şunu söyleyeyim. E-Nabız uygulamasının satışı ile uygulamadaki vatandaşlara ait sağlık verilerinin satışı birbirinden farklı şeyler. İlki ticari bir mesele. İkincisi ise açık suç. Haliyle, vatandaşların "veriler tehlikede mi" endişesi Türkiye gerçeğinde haklı olsa da mahkemeye yansıyan tartışma sadece "uygulamanın satışı"na dair.
Peki Sağlık Bakanlığı ne dedi: "E-Nabız Kişisel Sağlık Kaydı Sistemi,........© Cumhuriyet
visit website