Bayramı göremeyen malzemeci İbrahim’in öyküsü
Suda balık toprakta karınca kadar çoklar. Birlikte atom kadar güçlü, tek tek ise atom kadar görünmezler. İbrahim Karakaya 58 yaşındaydı. İzmir Aliağa Işıksan Gemi Söküm Tesisi’nde malzemeci olarak çalışıyordu. Eşi lösemi hastasıydı. Biri 2 öteki 11 yaşlarında iki çocuğu vardı. İbrahim, ilk eşinden olan iki çocuğuyla birlikte dört çocuk babasıydı. Hayat onu herkesten fazla çalışmaya zorluyordu.
Ta ki o güne kadar...
Geçen yıl, 31 Ağustos’ta, 50 yıllık bir petrol platformunun sökümü için çalışma arkadaşlarıyla birlikte gemiye girdi. Nefes aldıkça fenalaşmaya başladılar. Sesi yetip yardım isteyenlere yetişen işçiler de baygınlık geçirdi.
Hastaneye kaldırıldılar. 10 yaralı ilk müdahaleyle normale döndürüldü. Üçü ise uzun süre yoğun bakımda tedavi gördü, yaşadılar.
Gelgelelim...
İbrahim hayat savaşını kaybetti. “İş kazası” dediler. Oysa cinayetti. Vanalardaki görünür deformasyon nedeniyle azot ve argon gazı geminin içini doldurmuştu. İşçiler gazların ölçümü yapılmadan içeri yollanmıştı. Nasıl olsa hayat ucuzdu.
Öyle bir cehennemdi ki olay günü ölüm bölgesine ne savcı ne görevliler girebildi. Raporlarına not düştüler: “AFAD görevlileri tarafından olay yerinde gerekli gaz ölçümleri yapıldığında mahalde oksijen bulunmadığı...”
İbrahim, nefes aldığını zannediyordu ama aldığı hava adli tıp raporuna göre zehirli gazlardan ibaretti. Olaydan altı gün sonra dahi, ortamdaki oksijen oranı yüzde 8 seviyesindeydi.
Bilirkişi raporu, Karakaya’nın açık bir ihmalle öldüğünü ortaya koyuyordu: “Gaz ölçümlerinin yapılmadığı, gazdan arındırma belgesinin mevzuata uygun olmadığı, çalışma yerinde herkesin kendi inisiyatifine bırakıldığı...”........© Cumhuriyet
