Sahi, siyasi yasak nasıl geldi?
Hegel’in sık sık aklıma gelen sözüdür: “Deneyim ve tarihin bize öğrettiği bir şey varsa o da halklar ve hükümetlerin tarihten hiçbir şey öğrenmediğidir.”
Ne zaman siyasi bir operasyon yapılsa Recep Tayyip Erdoğan’ın zamanında cezalandırıldığı dava örnek veriliyor. Mağdurluktan mağrurluğa, zulmedilenden zalimliğe geçenler anımsatılıyor. Hatta “Yaşadıklarının aynısını şimdi kendisi yaşatıyor” eleştirisi yapılıyor.
Peki, sürekli konuştuğumuz olayı aslında ne kadar hatırlıyoruz?
Tarih: 6 Aralık 1997.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın memleketi Siirt’teydi. Yanında 20 kişilik MÜSİAD işadamı grubu da vardı. Erdoğan, Siirt Cumhuriyet meydanında toplanmış yaklaşık 5 bin kişiye hitap etti. Bu hitap sırasında “Başbakan Tayyip”, “Memleket seninle gurur duyuyor” ve “Hoş geldin enişte” sloganları atıldı.
Erdoğan konuşmasında, “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışla, müminler askerimizdir” dedi. (Erdoğan bugün dahi, o dizelerin Ziya Gökalp’ın “Asker Duası” adlı şiirinden bir bölüm olduğunu iddia ediyor. Ancak bu bilgi doğru değil. Zira Gökalp’ın Balkan Savaşı sırasında yayımladığı o şiirde Erdoğan’ın okuduğu dizeler yok. Erdoğan’ın avukatları, Türk Standartlar Enstitüsü’nün 1994’te çıkardığı “Türk ve Türklük” isimli kitabını kaynak veriyor. Doğru, ilgili kitapta Gökalp’a ithaf edilen ama gerçekte şaire ait olmayan o dizeler var.)
Aradan 3 gün geçti…
Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı 1997/42 no’lu bir fezleke hazırladı. Fezlekede Erdoğan’ın konuşmasındaki dizelerin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu” oluşturabileceği yazıldı. Konuşmaya ilişkin bant çözümlerini, Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Açılan soruşturma üzerine Erdoğan, verdiği ilk ifadesinde özetle şunları........
© Cumhuriyet
