menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir kez daha Kerbela

28 1
28.04.2025

Fuzuli’nin sözleriyle “vaka-yi deşt-i Kerbela”, yani Kerbela çölü vakası, kendi içinde çok önemli, inanılmaz ölçüde trajik, insana “Böyle bir şey nasıl olabilir” sorusunu sordurtan bir olaydır. Hz. Muhammed’in hicretinden, Mekke’den Medine’ye göç etmesinden sadece 60 yıl sonra, Hz. Hüseyin, yani Hz. Ali’nin oğlu ve peygamberin sevgili torunu, oğullarıyla, yakınlarıyla birlikte katledilir. Kimin tarafından? Toplumu İslam adına yönetme iddiasını taşıyan bir iktidar tarafından. Korkunç bir paradokstur bu ve ilk İslam uygarlığı çerçevesinde şekillenen veya ondan etkiler taşıyan toplumlarda çok derin izler bırakmıştır. Yüzyıllar boyunca bu simge-olay, kendi acılarını ve umutlarını o olayın kahramanlarının ağzından tanımlayan yeni kuşakların da katkılarıyla, durmadan yeni anlamlar yüklenmiş ve çevresinde gerçekle efsanenin iç içe geçtiği bir anlatı külliyatı oluşmuştur.

Böylelikle Kerbela vakası, kültürün de oluşturucu öğelerinden biri haline gelmiştir. Bu olay, çok zengin bir sözlü ve yazılı edebiyatın, müziğin, halk türkülerinin, mersiyelerin, maktellerin, taziyelerin en temel esin kaynaklarından biridir.

Tiyatronun kökenleri mitoslarla ritüellerin buluştuğu alanda yatıyorsa, bizim “mitos” arka planımızı oluşturan birikimin içinde yadsınamayacak bir yere sahip, “kökleri........

© Cumhuriyet