menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anayasa ve yasalarla cuma restleşmesi!

55 21
20.08.2025

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son üç cuma hutbesi, -kamuoyunun dikkatinden kaçsa da- laik Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş kimliği, anayasası ve medeni kanunlarıyla bir tür hesaplaşma niteliğinde.

Önce, temmuz ayı sonunda toplumun tatil anlayışını eleştirdiler, “Bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal-haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hal almıştır” söylemi ile.

Ardından kılık kıyafete dokundular. Kısa giyinmenin “hayasızlık” olduğunu ve kısa giyinenlerin “Allah’ın emrini ihlal ettiği”ni öne sürdüler.

Son olarak da miras konusunda garip bir görüş belirttiler: “Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.”

En sondan başlayacak olursak miras konusu laik Türkiye Cumhuriyeti’nin dayanaklarıyla bir tür restleşme.

Anayasanın 2. ve 10. maddelerindeki laiklik ve eşitlik ilkeleriyle, 41. maddesindeki aile içi eşitliği hiçe sayılıyor miras hutbesiyle. Yine, miras hukukunu kadın ve erkek arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, eşitlik esasına göre düzenleyen Türk Medeni Kanunu hükümlerine ters düşülüyor. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de hiçe sayılmış. Diyanet ne yasayı önemsemiş ne tüzüğü ne sözleşmeyi.

Tatil ve kılık kıyafet hutbelerine dönersek anayasamızın kişinin dokunulmazlığını savunan 17. maddesi ile seyahat özgürlüğünü tanımlayan 23. maddesi dikkate alınmamış.

Görüldüğü üzere, önder Atatürk’ün emriyle 1924’te kurulan Diyanet, topluma dini öğretmek olan asıl görevini unutup........

© Cumhuriyet