"Seçim-geçim” andacında yaşlanmak..
Gelişmişlik düzeyi ve politik anlayışlardan bağımsız olarak tüm ekonomilerde görülen ortak bir eğilimi hatırlama zamanıdır: Seçim öncesi, ekonomide sıkılaştırıcı/disiplin sağlayıcı politikalara itibar edilmek bir yana, daha fazla seçmen memnuniyet ve desteği kazanmak amacıyla reflesyonist ( gevşetici) ton ve tercihler öne çıkartılır.
Olağan ve rutin akış ile işleyişin dışına çıkan seçim ekonomisi koşulları ağırlık kazanır. Yaygın olarak görülen bu durum, enflasyon karşıtı / sıkılaştırıcı politikalara ihtiyaç duyulan ekonomiler bakımından bir ikilem yaratır ve son zamanlarda sıklıkla dile getirilen “ödünleşme” (büyüme-istihdam ile dezenflasyon arasında) meselesini ortaya çıkarır.
Seçim sonrası, artık olağan geçim ekonomisi vasatına geçen Türkiye’nin önündeki en büyük ve karmaşık meydana okuma bu eksende ortaya çıkmaktadır. “Sürdürülebilir büyüme/kalkınmadan feragat etmeden enflasyonla ciddi mücadele edebilmek”, işin özünü oluşturmaktadır. Üstelik, bu mücadelede geniş bir vadeye sahip olunmadığı da açıktır; zira, zaman hızla geçmekte, insanlar yaş almakta ve ömürler tükenmektedir!.
İktisat teorisinin şah isimlerinden Milton Keynes’in deyişiyle; “uzun erim (vadede) herkes ölecektir!”. O halde, mukadder neticeye giderken herkes yaş alacak; yaşlanacaktır. Geçen hafta bu sütunlarda, şu satırlara yer vermiştik:
….“İnsan’ ın Refah ve Esenliği” öncelikli amaç; “Ekonomi” ise bu istikamette kullanılacak bir araç olarak........
© CNN Türk
visit website