Brecht’in Çin sanatı tutkusu
Bir sanatçı ve düşün adamı olarak Bertolt Brecht’in (1898-1956) kültürel dünyasını sosyalizm ve sosyal eleştiriler şekillendirirken, özellikle Çin kültürü, felsefesi ve sanatından da yoğun biçimde etkilendiği ve yararlandığı, disiplinli bir çalışmayla Çin klasiklerini okuduğu, geleneksel Çin tiyatrosunun sahneleme tekniklerinden yola çıkarak yabancılaşma kavramını geliştirdiği malum.
Alman sanatçının Çin’e olan ilgisi her şeyden önce Taoizm ve Konfüçyüsçülük gibi felsefi akımlarla ilişkilidir. Örneğin Laozi’nin “Tao Te Ching” eseri, Brecht’in düşünce yapısında önemli bir yer tutar. Laozi’nin doğayla uyum içinde yaşama ve çatışmalardan kaçınma öğretisi, Brecht’in diyalektik tiyatro anlayışına katkı sağlamış, ayrıca Çin’in bilgelik hikâyeleri ve özdeyişleri de eserlerine yansımıştır. Bu öğretileri eleştirel ve çağdaş bir bakış açısıyla değerlendiren Brecht, Konfüçyüsçülüğün toplumsal düzeni ve hiyerarşiyi koruma anlayışını, Marksist düşünceyle karşılaştırarak kendi eleştirel tiyatro anlayışına eklemlemiş, senteze ulaşmıştır.
Sichuan eyaletinde geçen ve erdemli olmanın zorluklarını temalaştıran “Sezuan’ın İyi İnsanı”, yasaklı adamın başkente yaklaştığını müjdeleyen “Turandot ve Aklayıcılar Kongresi” gibi oyunlarında bu etki ayan beyan görünür. “Kafkas Tebeşir Dairesi” oyununda adalet ve mülkiyet konuları, Çin bilgelik hikâyelerinden esinlenerek işlenmiştir. 30’lu yaşlarının başlarında Çin felsefesine duyduğu ilginin sonucu ürettiği çalışmaların ölümünden sonra derlenmesiyle ortaya........
© CGTN Türk
