Ümmet rüzgarı
27 Nisan 1915, Çanakkale... Gün ağarıyordu. Mustafa Kemal, yoğun muharebeden yorulmuştu. ★★★ Tam bu sırada, 77’nci Alay’ın 1’inci Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Bey geldi. Kıpkırmızıydı. “Komutanım, utanç içindeyim. Ne yazık ki alayımız çil yavrusu gibi dağılarak muharebe alanından firar etmiştir... Size arz etmek için buraya geldim.” ★★★ Mustafa Kemal’in korktuğu başına gelmişti. ★★★ Binbaşı Mehmet Emin Bey’e: “Emin Efendi, bu manzara senin ve benim için bir ilk değil. Hatırlayınız, Derne’de İtalyanlara yaptığımız muharebelerde, cephemizde bazı yerlerde Çöl Arapları bugün gördüğünüz gibi kaçmışlardı... Şimdi bize düşen bu kaçanlara lanet okumak değil, onları tekrar toplayıp muharebeye sevk etmektir. Bunun için derhal tabancanızı çıkarınız ve gördüğünüz tüm subaylara aynı yetkiyi verdiğimi söyleyiniz: Kaçanları vurunuz ve kuvvetlerinizi Kocadere’nin doğusundaki derede toplayınız...” ★★★ Mustafa Kemal, kaçan Arap (bedevi) alayının toplanacağı yere gider. Alay Komutanı’na, gerekirse sert tedbirlere başvurmasını emreder. ★★★ 3’üncü Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Altay, “10 Yıl Savaş ve Sonrası” adlı anılarında, şunları kaleme alır: “Arıburnu önlerinde, deniz yüzlerce gemiyle örtülmüştü... Vadi, cepheden gelen yaralılarla dolmaya başladı. İlerimizdeki 77’nci Arap Alayı’ndan kaçan çok sayıda Arap erinin çadırlarda saklandıklarını ve nargile içmekte olduklarını gördük.” ★★★ Tümen Komutanı Mustafa Kemal, 27’nci Alay Komutanı Şefik Aker ve Yarbay İzzettin Çalışlar cepheden kaçan askerler yüzünden, düşmanın karaya çıktığını ve çok zor saatler geçirdiklerini yazarlar. ★★★ Birinci Dünya Savaşı döneminde, Falih Rıfkı Atay, “Zeytindağı” adlı kitabında: “Biz........
© Bizim TV
