Önce “devlet terörü” sona ermeli
Terör kısaca şiddet ve baskı unsurlarını kullanarak kitleleri yıldırma politikası olarak özetlenebilir. Latince’den gelmekte olan kelimenin anlamı, “korkudan titretme veya titremeye neden olma” diye açıklanıyor.
Bireysel terörizm, grup terörizmi, devlet terörizmi, devrimci terörizm, siyasi terörizm, suç temelli terörizm, uyuşturucu terörizmi, anayasal terörizm, uluslararası terör, gibi türleri bulunuyor.
Dikkat çekeceğimiz alan, devlet terörizmi ve anayasal terörizm olacak. Akademisyenlere göre devlet terörü, hâkim güç tarafından kullanılır. Siyasi kontrol kazanmak ve kontrolü korumak temel amaçtır. Anayasal terörizm ise, bir ülkede yaşayan vatandaşların bir kısmının anayasal haklardan yararlanmasını önlemek için anayasa maddelerini keyfi biçimde kullanan terör türüdür. (Zafer Cirhinlioğlu)
Devlet terörü, kanıtlanması en zor olan terör türüdür. Devletin kutsal bir varlık olduğuna inananlar, devlet ile terör sözcüklerinin yan yana gelemeyeceğini savunacaktır.
Bazıları, başka ülkeler açısından devlet terörünün varlığını kabullense de ülkemize bunu konduramayacaktır. Kesin hükme varmadan bu konuda işaretleri ortaya koymak yeterli olacaktır.
Teröristler için kullanılan bir başka adlandırmanın “gerilla” olduğunu dikkate aldığımızda, bir ülkede kontr-gerilla ve benzeri başka isimlerde yapılanmalar var ise devlet terörünün olduğu söylenebilir.
Bir başka gerçeklik ise devlet ile terör örgütleri arasında doğrudan bağlantı olmasıdır. Terör örgütü, bir veya daha fazla devlete dayanmadan varlığını sürdüremez. Devletler, bazı ülkeler ve coğrafyalarda çıkarları doğrultusunda terör örgütlerini destekler, hatta hiç yoktan terör örgütü yaratırlar. En bariz örnekleri, El Kaide, İŞİD gibi örgütlerdir.
İşin özeti, devlet desteği olmadan terör olmaz.
Devletler sadece farklı ülkelerde değil, bazen de kendi ülkelerinde kamuoyunu yönlendirmek, yönetmek için terör örgütlerini alet olarak kullanabilirler. Uzun yıllar varlığını sürdüren örgütlerin içinde farklı yapılanmalar ortaya çıkar ve bunlar istihbarat örgütleri ile temas, pazarlık, taşeron eylemlerde bulunma gibi ilişkiler içine girer.
Ayrıca istihbarat örgütleri, terör örgütlerinin en mahrem birimlerine hatta yönetim kadrolarının arasına eleman sızdırırlar. Böylelikle hem örgütün muhtemel eylemleriyle ilgili bilgi sağlanabilir hatta yönlendirme yapılabilir.
Türkiye'den örnek verecek olursak en somut örneği Hizbullah'tır. DHKP-C bu tür örgütlerden biridir. PKK'nın kurucusu Öcalan’ın ve eski kayınpederinin istihbarat örgütü ile ilişkisi açıktır.
Terör eylemlerinin arkasındaki gerçek gücü kanıtlamak neredeyse olanaksızdır. Bunu anlamanın en kolay yolu, konjonktüre, eylemin doğuracağı sonuçlara, kime ne yarar sağlayacağına bakmaktır.
Bu konuda kullanılan ilk klişe, “Devletin terörle işi olmaz” sözüdür. Doğrusu, devletler olmadan terör örgütleri olmaz ve yaşayamaz.
Tabii ki bakıp, besleyip büyüttüğünüz canavar, bazen sizin kontrolünüzden çıkıp başkalarının kontrolüne girebilir.
Bu çerçeveden bakınca terör örgütlerinin de görünen ve görünmeyen iki yüzü vardır. Görünmeyen veya örtülen yüz, devletle veya devletlerle olan irtibatlarıdır. PKK gibi uluslararası silah ve uyuşturucu ticaretini yöneten örgütler için enternasyonal bir ilişki zaten olmazsa olmazdır.
Devlet terörünün izinin aranacağı bir başka yer ise bir türlü aydınlatılamayan hatta üstü........
© Bizim TV
