İmamoğlu barış rehinesi mi?
PKK, silah bırakırken ülkenin gündemine de zaman ayarlı iki bombayı bırakarak son terör hamlesini gerçekleştirmiş oldu. Ülkenin ortasına bırakılan zaman ayarlı iki bomba tahmin edeceğiniz gibi; Lozan ve soykırım ifadeleriydi. Barışa sabotajı sadece devlet içindeki bazı yapılanmalardan ve milliyetçi kanattan beklemenin saflık olduğu da böylelikle ortaya çıkmış oldu.
AKP’nin kontrolüne geçen Saray rejiminin bilgisi dahilinde gerçekleşen bu sabotajın amacını açıklamaya çalışacağım. Yazılarımı baştan beri takip edenler, AKP’nin barış açılımından iki muradının bulunduğunu savunduğumu hatırlayacaklardır. Yineleyecek olursak bunlardan ilki, Recep Tayyip Erdoğan’ın ömür boyu seçilmesine sağlayacak düzenlemedir. Diğeri ise düne kadar DEM’lenmekle suçladıkları CHP’yi bundan sonra Kürtlerle demli bir çay bile içemez hale getirmektir.
İkinci amaca büyük ölçüde de ulaşmış sayılır. Sırrı Süreyya Önder’in hastalığı ve ölümü olayında bu planın birinci aşaması tamamlandı. İkinci aşama ise PKK’nın ortaya bıraktığı iki zaman ayarlı bombanın tahribatıyla tamamlanacak Lozan ve soykırım tartışmaları, barışın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duracak. Üçüncü aşama Erdoğan ve Öcalan’ın kurtuluş formülleri devreye alındığında başlayacak.
AKP, tabanını Lozan anlaşmasının gizli maddeleri bulunduğu, yüzüncü yılda bu maddelerin yürürlükten kalkacağı, şimdiye kadar bu gizli madde nedeniyle işlenmesi ve çıkarılması yasaklanan petrol ve değerli madenlerin çıkarılmaya başlanacağı, böylelikle Türkiye’nin büyük bir ekonomik sıçrama yapacağı yalanlarıyla yıllarca oyaladı. Yüzüncü yıl gelip geçti, “ne oldu bunca petrole, bunca madene, neden çıkarmıyoruz” diye sormak kimsenin aklına gelmiyor.
Fesli Deli Kadir ve avanesi yıllardır Lozan’ı hezimet gibi göstermeye çalıştığı için bu ifadelerin PKK açıklamasında yer alması, bir kesimde Cumhuriyet yıkıcılığında birleşildiği algısı oluşturdu.
Şimdi barış görüşmeleri boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşması olan Lozan’dan vazgeçileceği ve Sevr’e dönmek istendiği tartışılacak. Köy boşaltmaları, faili meçhuller, belki de çatışmada ölen teröristler soykırım tartışmalarına dahil edilecek.
Gelelim barış açılımının hedefindeki CHP’nin durumuna. CHP yönetimi ne kadar farkında bilemem ama giderek büyük bir açmaza doğru sürükleniyor. CHP baştan beri barışa koşulsuz destek veren tek parti. Özgür Özel’in dikkat çektiği tek şey, şehit ve gazilerin hissiyatının dikkate alınması ve onları incinmesini önleyecek hassasiyetin gösterilmesiydi.
Ancak Saray rejiminin bilgisi dahilinde pazarlıklar sonucu birkaç gün geciktirilerek yayınlanan bildiride PKK kendi ölülerini şehit olarak ilan ederek kutsadı. Buna karşılık Marksist-sosyalist çizgide olduğu iddiasında olan örgütün açıklamasında, yüzde 90’ı belki de daha fazlası emekçi ve köylü kesimin en gariban ailelerinin çocukları olan binlerce şehit ve gaziye yönelik üzüntü ifade eden tek bir kelimeye bile yer verilmedi.
Cumhur ittifakından bu kesimlerin hissiyatına yönelik bir açıklama gelmemesi, devlet aklının bir partinin çıkarlarına kiralandığı sonucunu ortaya çıkarıyor.
Bildirinin ardından CHP Lideri Özgür Özel ile tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, barış açıklamasına tam destek verdi.
Kamuoyunda itirazlar olunca ve tartışmalar yükselince Özgür Özel, Lozan konusundaki ifadelere tepki göstermek durumunda kaldı. Tartışmanın ateşi yükselince İmamoğlu da gecikmeli olsa da Lozan’a sahip çıktı.
Barış açılımı ile CHP ve İmamoğlu’na yönelik operasyonun eş zamanlı yürütülmesi uzun süredir aklımı kurcalayan bir soruydu. Özgür Özel en başından beri barış girişimlerine koşulsuz destek vermesine rağmen iktidarın düşmanlaştırma politikasında en ufak........
© Bizim TV
