menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünya Medya Tarihinin En Büyük Sırrı Nasıl Çözüldü

29 0
saturday

Dünya medya tarihinin en büyük sırrı “Derin gırtlak” olayıdır.

Medyanın “Kutsal Kase” hikayesidir bu.

Olay, 1972 yılında Washington’daki Watergate adlı binada Demokrat Parti Genel Merkezi’ne gizlice giren 5 kişinin yakalanması ile başladı.

Bu 5 kişi Demokrat Parti genel merkezine dinleme cihazları yerleştirecekti.

GEÇEN HAFTA KAYBETTİĞİMİZ

ROBERT REDFORD’UN ROLÜ

Washington Post gazetesinin Carl Bernstein ve Bob Woodward adlı iki muhabiri ortaya çıkardı.

Daha sonra bu olayın “Başkanın Bütün Adamları” adı altında filmi yapıldı ve Bob Woodward rolünü geçen hafta kaybettiğimiz Robert Redford, Carl Bernstein rolünü de Dustin Hoffman oynadı.

O yıldan itibaren medya ve siyaset dünyasında en çok konuşulan konu, bu bilgileri iki muhabire kimin verdiğiydi.

33 yıl boyunca muhabirlerin haber kaynağının “Derin Gırtlak” adlı biri olduğu konuşuldu.

Ve 2005 yılında Vanity Fair dergisi medya tarihinin en büyük sırrını çözdü.

Bugün size onun hikayesini anlatacağım.

DÜNYADA EN BEĞENDİĞİM

ÜÇ GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Bab-ı Ali denilen Türk basınına girdiğimde hissiyatım şuydu:

“Burası bana ait bir dünya değil…”

Bu hissiyatım hala değişmedi.

Yıllar boyunca dünyada kendime yakın hissettiğim insanlar dışardaydı. Özellikle üç genel yayın yönetmeni.

Bunlardan biri bizim kuşak gazetecileri çok etkileyen biridir.

Watergate Skandalını ortaya çıkaran Washington Post Gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’ydi bu gazeteci.

1968 ile 1991 yılları arasında 23 yıl ABD’nin en önemli üç gazetesinden birini yönetti.

İKİNCİSİ BİLD GAZETESİNİN

GYY’Sİ KAI DIEKMANN

İkincisi arkadaşım, Bild Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann’dı.

O da Bild gibi tamamen tabloid kafayla doğmuş büyümüş bir gazeteyi, siyasetin önemli aktörü haline getirmiş, renkli ve cüretkar bir dünyaya geçirmişti.

Cesur değişimlerin, yaratıcı ve cüretkar editörüydü Kai.

BANA EN YAKIN OLANI İSE

BİR SİT COM GAZETECİSİYDİ

Üçüncüsü ise belki de öteki ikisinden daha çok benim zihniyetime yakın bir editördü.

Vanity Fair dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Graydon Carter…

1992 ile 2017 arasında 25 yıl boyunca bu dergiyi yönetti ve dergicilik alanında büyük devrimlere imza attı.

“Story Telling” yani “Hikaye etme” gazeteciliğinin çok başarılı bir ismiydi.

Ve o da benim gibi bir “Sit com” gazetecisiydi.

MEDYANIN EN BÜYÜK SIRRINI İŞTE

BU SİT COM GAZETECİSİ ORTAYA ÇIKARDI

Dünya Medya tarihinin en büyük sırrını işte bu genel yayın yönetmeni ortaya çıkardı.

Carter bu yıl başında hatıralarını yayınladı.

“When the Going Was Good”(Rüzgar Arkamdayken) adını taşıyan kitap, medya sektöründe bugüne kadar okuduğum en renkli, en eğlenceli kitap diyebilirim.

Cesur, devrimci, cüretkar, eğlenceli, yaratıcı, paradigma kırıcı bir genel yayın yönetmeninin, kendisine emanet edilen bir dergiyi nereden alıp nereye götürebileceğini çok çarpıcı olaylarla anlatıyor.

Hem de kendini hiç kollamadan, ama anlattığı insanları da hiç kollamadan anlatmış.

Truman Capote’yi anlatan “Feud” dizisi gibi bir kitap.

Bu sırrını ortaya çıkışını işte o kitapta anlatıyor.

DERİN GIRTLAKLA İLGİLİ

İLK İSTİHBARAT GELİYOR

O yılın başlarında kendilerine bir istihbarat gelir.

Derin gırtlak denilen bu muhbir, FBI’ın eski Direktör Yardımcısı Mark Felt’dir.

Bunun üzerine dergide özel bir “Task Force” (Özel görev birimi) oluştururlar…

Bu görev ekibinden iki kişi San Fransisco’ya gidip, Mark Felt’le görüşürler.

DEMANSA GİRMİŞ BİR ADAM

SAĞLAM KAYNAK OLABİLİR Mİ

Ancak ortada bir problem vardır.

Felt 90’lı yaşlarındadır ve iki yıl önce bir beyin kanaması geçirmiştir.

Ayrıca kendisinde demans başlangıcı vardır.

Yani onun bu olayı doğrulaması, kendisini “Güvenilebilir bir kaynak” yapmıyordu.

Yine de San Fransisco’dan önemli bir ipucu ile dönerler.

Felt’in kızı ve torunu, “Felt’in sağlığında kendilerine derin gırtlak........

© Bizim TV