Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel
Yalnızca üç gün süreyle televizyondan ve sosyal medyadan duydukları çağrıya uyan milyonlar, geçtiğimiz pazar günü tüm Türkiye genelinde sandığa yürüdü.
Düşünün ki, Türkiye çapında açılan Dayanışma Sandığı sayısı 8 bin civarında; normal bir seçimdeki 250.903 sandığın %3,2’si bile değil. Üstelik insanlar programlarını, seyahatlerini ayarlamaya fırsat bile bulamamışken… Böylesine sıkıntılı bir ortamda, “üyelerine hakim değil” denilen CHP üyelerinin neredeyse tamamı oyunu kullanırken, üyeler dışında 13,5 milyona yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da pazarını bu işe ayırdı ve sandığa gitti! Eğer ki, 23 Mart olağan şartlarda bir seçim olsaydı, büyük ihtimalle pazartesi sabahı İmamoğlu ülkenin yeni Cumhurbaşkanı olmuştu. Hem de tartışmasız bir şekilde!
YENİ DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI
Pazar akşamından itibaren, İmamoğlu artık ana muhalefet partisinin resmi “Cumhurbaşkanı adayı” olmanın ötesinde, ülkenin bir sonraki Cumhurbaşkanıydı. Ama ne yazık ki, 23 Mart aynı zamanda tarihe İmamoğlu’nun tutuklandığı gün olarak da geçti! İmamoğlu Silivri’ye vardığında da kendinden emindi: “Korkunun ecele faydası yok, öyle de yenileceksin böyle de yenileceksin” onun tarihe geçen sözleri oldu. Ankara CHP Milletvekili Umut Akdoğan’ın Meclis’te dediği gibi “Silivri artık müstakbel Cumhurbaşkanı’nın çalışma ofisi”!
İmamoğlu’nun Silivri’ye yollanmasından 36 saat önce, diploması yok edildi. Artık herkesin bildiği şekilde, Milli Savunma eski Bakanı Hulusi Akar’ın kızı Serra Akar’ın diploması hakkında çıkan tartışmalardan sonra, Danıştay’ın verdiği karar tabii ki İmamoğlu için de emsal oluşturuyor. Şu farkla ki, önce Türkiye’de muhaliflerle geniş iktidar kesimine aynı hukukun uygulandığını kanıtlamamız lazım! Ayrıca 35 yılın ardından hiç kimse “Şu 29 kişinin hayatı artık iptal, çünkü aldıkları diploma geçerli değil. Bütün yetkileri ve emekleri yok edildi” diyemez! Neyse geçelim, ellerinden gelse CHP’li rakiplerinin........
© Bizim TV
