Yaptığına Kendini Kör Etme: Nefretin Hayatı
Freud’un kendisi başlarda ölüm dürtüsü fikrine yakın hissetmediğini, ama zamanla bundan başka bir şey düşünemez hale geldiğini yazar.[1] Malum insan hayvanın ‘kendi yıkımının aracına dönüşmesinden’ tutalım, ötekine, dünyaya uyguladığı yıkıcılığın sonunda bir açıklamasını bulduğunu düşünmüştü. Birinci dünya savaşına bizzat şahit olmuştu. İkinci dünya savaşı son savaş mı olacak diye soran birisine bu her halükarda benim son savaşım diyecekti. Öyle de oldu; gelmekte olan, kötülüklerle dolu ikinci dünya savaşının ayak seslerini duyarak ölecekti. Ölüm dürtüsü onu cezbetmişti çünkü başka şekilde bu kadar yıkımı nasıl açıklayacağını bulamamıştı. Ölüm dürtüsünün varlığını ise kör tekrarlarda keşfedecekti. Hristiyan’lığın komşunu kendin gibi sev buyruğunda görünmeyenin sevgiyi bir gölge gibi takip eden nefretin varlığı olduğunda hep ısrar edecekti. İnsan böylece düşündüğü gibi sadece kendini seven varlık değil, aynı zamanda kendinden bir o kadar nefret eden hayvan statüsündedir. Arendt’in bir tür düşünememe felaketi olarak gördüğü ‘kötülüğün sıradanlığı’ söz konusu psikanaliz olunca daha radikal bir boyut kazanır. Psikanalize göre bu düşünmemeyi sağlayan şey zaten o düşünmeyi sağlayan mekanizmadan kurtulunarak elde edilir. Bu da bizi Wilfred Bion’a getirir.
Birinci dünya savaşına cephede, ikinci dünya savaşında ise cephe gerisinde psikiyatrist olarak katılan Bion’un kafasını meşgul eden şey yıkıcılık olacaktır. Sadizme varan bu yıkıcılık dışarıya yöneldiğinde aynı zamanda içeriye de yönelmiş oluyordu. Nefret tam teşekkülü yerini almaya başladığında kendini görmemeyi nasıl başarıyor? Ya da kendini kendine nasıl meşrulaştırıyor? Bunu kendini yaptığına kör ederek başarır. Bion’a göre yaptığına kendini kör etme kendi gerçekliği algılamaya yarayan aygıtını ezmekle başlar. Önce içerideki şartlar yaratılır, daha sonra dış dünyada eylem hayata geçtiğinde onu içeride görecek göz kör edilir. Hatta bu içerideki gözün yapılanı görmemesi için o da parçalanarak dışarı atılır. Kötülüğe teşne bir sistem kendi içinde yaptıklarını anlamaya, fark etmeye, adını koymaya çalışanı da şiddetle bir şekilde dışarı atar. Bastırır. Onlardan nefret eder. Gerekirse yok eder.
Gerçek bir farkındalığın cehennem gibi acı verici olmasının altında yatan bu ezilen farkındalığın geri kazanılmasından kaynaklanır. Kendini yaptığına kör eden göz tekrar açıldığında yaptıklarını görmeye katlanmak zorunda kalır. Ya da dayanamaz ve kendini tekrar kör eder. Odipus yaptıklarına dayanamaz ve kendini kör der. Gerçekliğin olduğu gibi kabulü suçluluk duyguları ve kederle yol alır. Bölmeden bütünleştirmeye giden yol acı ile döşenir. İnsan kendi kötüsünün gecesine açılır.
Yaptığına kendini kör eden düşünce psikotik bir düşüncedir. Gerçekliğe darbe yapmış, gerçekliği sakatlamış, bozmuş ve parçalamıştır. Bilincin yükseldiği her yerde bilinçdışının varlığı nasıl bir mevcutsa; gerçekliğin kendisine hâkim olmasına izin veren bir öznenin olduğu her yerde kendini gerçekliğe dayatan bir özne de vardır. Freud nasıl bilinçdışı düşünce diye bir şeye varmışsa Bion........
© Birikim
