Adorno ve “Post-Faşizm” – 60 Yıl Önce
Theodor W. Adorno’nun 1967’de Viyana Üniversitesi'nde Sosyalist Öğrenci Derneği'nin çağrısı üzerine verdiği konferansın bant kayıtları elli yıl sonra çözülür ve 2019’da Aspekte des neuen Rechtsradikalismus (Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri) başlığıyla Suhrkamp yayınlarından çıkar. Birkaç yıl sonra da “Yeni Aşırı-Sağın Veçheleri” (Aspects of the New Right-Wing Extremism) olarak İngilizceye çevrilir. Bu kısa metin umarız yakın zamanda Türkiyeli yayıncısını bulduğunda karşımıza hangi başlıkla çıkacaktır acaba, “Süreç Olarak Faşizmin Görünümleri” diye mi? Ne olursa olsun, AfD gibi yerden bitme bir Post-Faşist partinin sadece eyalet meclislerinde değil, genel seçimlerde de iktidara tırmandığının “hissedildiği” bir dönemde Almanya’nın epeydir durgunlaşan düşünce hayatında küçük çaplı bir çalkantı yaratır. Frankfurt Okulu'nun açtığı düşünce yoluna mesafeli kalmış yazarlar bile Adorno’nun “uzgörüsünü” teslim etme gereğini duymuşlardır. Mesela, Aylık Birikim’de popülizm ve yeni-otoriterlik üzerine tartışmalarda sık sık referans verilen ve yanlış hatırlamıyorsam birkaç metni de yayımlanan Cas Mudde, kitabın İngilizce edisyonunun arka kapağındak “blurb”ünde şöyle demiş: “Adorno bize mezarın ötesinden seslendiğinde hepimizin dinlemesi gerekir.”
Milliyetçilik ve en çok da faşizm, 1929’da Max Horkheimer’in yönetiminde yeniden örgütlendiğinden beri Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsünün temel çalışma alanlarından biriydi. Adorno ve Walter Benjamin gibi isimleri daha çok (belki sadece) “kültür sanat bahislerinden” tanımış genç okurlara şaşırtıcı da gelebilecek bir durum. Perry Anderson, Frankfurt Okulu'nu dahil ettiği “Batı Marksizminin” Avrupa’da sosyalist devrimin 1918-30 yıllarındaki yenilgisiyle şekillendiğini söyler: bu yenilgi, Anderson’a bakılırsa, radikal sol ilginin siyasetten kültüre kaçmasıyla sonuçlanmıştır.
Oysa ilgili kitabında andığı kuramcılardan sadece György Lukács için geçerlidir bu tez.........
© Birikim
visit website