Boş Küme
Bu metin, farklı dönemlerden düşünürlerin, bugünün politik tercihlerine, kurumsal dilin kullanımına ve suç ortaklığının aldığı biçimlere dair nasıl konuşabileceklerini hayal eden felsefi bir kurgu diyalogdur.
Yer: Sisli bir kütüphane. Duvarlar ciltlerle örülü, hava kurşuni. Masanın üstünde bir gaz lambası, titrek ışığıyla gölgeleri büyütüyor. Sandalyeler boş değil artık—her biri bir düşüncenin ağırlığını taşıyor.
(Sessizlik. Sonra, bir sayfanın çevrilişi. Gölgelerden keskin bir öksürük yükselir—bir resmi evrak kadar kuru. Kafka konuşur ilk.)
FRANZ KAFKA: (dosya kâğıtlarını düzeltirken, sesi bir bıçak sırtı)
"Bürokrasi insanı yutmaz, sindirir. Öyle yavaştır ki, çığlık atacak haliniz kalmaz. Bir gün bakarsınız, kendi celladınıza 'efendim' diye eğiliyorsunuz—ve bu sizi şaşırtmaz bile."
HANNAH ARENDT: (kaşlarını çatar, parmağıyla sertçe masaya vurur, sesi yükselir)
"Yanılıyorsun, Franz. İnsanlar sadece korkudan boyun eğmez. Bazen görev duygusuyla, bazen terfi ihtimaliyle, bazen de sadece 'normal' kalmak için eğilirler.
Totalitarizm, celladı 'komşu'ya dönüştürür. Auschwitz’i işletenler sadece SS subayları değildi — evine ekmek götürmeye çalışan memurlar, çocuklarını okula bırakıp dönen muhasebecilerdi.
Kötülük bağırmaz. Üniforma giymez.
Kimi zaman bir form imzalayan eldir...
Ve en tehlikelisi de budur: İnsan, yaptığı şeyin anlamını düşünmeyi bıraktığında, kötülük sıradanlaşır.
Protokole uymak, bazen tüm ahlaki çöküşün adı olur."
ALBERT CAMUS: (şöminedeki alevlere bakarak, bir........
© Birikim
