menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otokrasinin Kaynaklarıyla Yüzleşmek

15 0
09.09.2025

CHP İstanbul İl Teşkilatı'na atanan kayyımla birlikte Türkiye’de “rejim değişikliği”, “rejim değişikliğinin yeni bir aşamaya geçtiği” gibi tartışmalar yeniden alevlendi.

Söz konusu tartışmalar Kürt meselesinin Türkiye’deki rejim formasyonundaki etkisini yeniden hatırlattı, hatırlatıyor. Yaşananlara ilişkin öne çıkan üç kavram ve tanımlama da ilk olarak Kürt alanında ortaya çıktı: “seçme ve seçilme hakkının ortadan kalkması”, “kayyımlar” ve “yasaların ve anayasanın askıya alınması”. Bugün olan bitenlerin altyapısı 2013-2015 Çözüm Süreci’nin çökmesinden sonra oluşturuldu. Ülkenin üçüncü büyük partisi DEM Parti’nin temsil ettiği siyasi geleneğe son 10 yılda yapılanlar bugün CHP’ye yapılanların altyapısını oluşturdu, bizi bugüne taşıyan yolun taşlarını döşedi.

Yaşananları değerlendirirken geldiğimiz yolları, oluşturduğumuz patikaları hatırlamakta fayda var. Aksi durumda Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız benzer döngüleri daha çok yaşayacağız ve aktörler değişse de patikalarımız aynı kalacak.

Tarihsel döngüleri kırmak ve yeni yollar inşa etmek her şeyden önce başka bir ülke ve toplum tahayyülünü gerektiriyor. Hak ve hukuka dayalı, eşitliği, adaleti, özgürlüğü herkes için temin edecek kapsayıcı, ortak bir gelecek otokrasiyi besleyen dinamiklerle yüzleşmeyi ve bu alanlarda radikal dönüşümleri zorunlu kılıyor.

Türkiye’de demokratikleşmeye doğru yol alabilmemiz için hemen hemen her siyasi mahallede her gün otokrasi ağacını besleyen birbiriyle ilişkili yapısal sorunlarla yüzleşmemiz gerekiyor.

Otokrasinin en önemli kaynağını eşitliği dışlayan zihinsel kodlarımız, değerlerimiz, normatif çerçevelerimiz oluşturuyor. Bülent Bilmez hocamızın kaleme aldığı Türkiye’de Demokrasinin Hasta Kökleri (İstanbul: Lejand Yayınları, 2025) kitabı demokratikleşmeye doğru yol almamızı engelleyen ve otokrasiyi besleyen zihinsel köklerin en az iki yüzyıl geriye doğru gittiği gösteriyor. Türkiye siyasi tarihi ve demokratikleşme süreçlerine zihinsel ve kavramsal bir köken analizi getiren Bilmez, özellikle 19. yüzyıla, Osmanlı son dönemine odaklanıyor ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern Türkiye’ye uzanan süreklilikleri ve içinden çıkamadığımız döngüleri ortaya koyuyor. Çalışma, özetle, Tanzimat’tan bugüne Türkiye’de demokratikleşme konusunda iki temel zihniyet sorunun olduğunu gösteriyor: irrasyonel eşitlik korkusu yani “egalofobi” ve aynı anda hem üstün hem aşağı hissettiren, çatışmalar kadar tutarsızlıklar içeren “çoğunluk kompleksi”.

Otokrasiyi besleyen ikinci önemli dinamik Osmanlı’nın son döneminde ortaya çıkan ve Türkiye’ye miras kalan merkeziyetçilik ve homojenlik arayışı. Cumhuriyete geçişle birlikte hem merkeziyetçilik hem de homojenleştirme siyaseti güçlendi. Ulusun eşit........

© Birikim