menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğruyla kavga etmemek yanlış mı?

26 1
10.07.2025

Böyle bir başlıkla amaç, okuru “evet” ya da “hayır” seçeneklerine sıkıştırarak ortaya çıkacak ikilemle (paradoks) bir üst bakış oyunu kurmak değil. Ama daha üst bakışlı başlık, taraf seçmeye zorlama amaçlı olmayan “Uygarlık mı Yoksa Ölümsüzlük mü?” olabilirdi. Aslında gönlümde yatan yazının başlığı daha da ötelerdeydi, duygusaldı: “Ben, gaz lambası ve çay. Sen yoktun.” Bu duygusal başlığın gerisinde de sonsuz küçük hacimli bir yere sığdırılmak istenen sonsuz büyüklükte bir arzu hadsizliği vardı, şöyleydi: Gece üçte çal kapımı. Tak tak tak. Açayım kapıyı, karşımda sen. Çay içelim de. İçelim. Yorgunum, yatağını ver bana de. Yatağım yok, diyeyim. Yüreğin yataktır de. Ve sonra, ateş, fırtına, toprak, yağmur ve güneş olayım, diyeyim. Olma, sen, sen ol yeter, de. Gaz lambasını yakalım. Dur, şişenin isini temizlemeden ama. Karanlığın da kalbini kırmadan hani!

Uygarlık, birçok yönüyle doğruların birbirleriyle olan kavgasıdır. Bu kavga yoğun olarak özgün ve özgür olabilme ekseni açma girişimidir ve dolayısıyla "sürünün bir parçası olmama mücadelesidir de.” Sonra karşınıza "ölüm" olarak bir hareketsizlik çıkıyor. Bu, sürünün ortak bir özelliği olup, sürünün bu ortak özelliğinden yani ölümden kurtuluş “uygarlığın sonu" olabilir. Medeni olmaksa bulunulan andaki uygarlığa uyumlu olmak mıdır, emin değilim.

Kavga edebilmek için diyalektik içerisinde olmak gerekiyor, olmaması kanadı olmayan kuşa benzer. “Karlı havada tişörtle yürünmez”e karşı geliştirmiş olduğum şu düalizmden şikayetçi değilim, hatta memnunum: Problem, bu karlı havada tişörtle yürümem değil; tişörtlü halde yürürken kar........

© Birgün