menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kuyudaki kim?

39 0
previous day

(Bu yazıda, Susuz Yaz (1963) ve Kuyu (1968) filmleri hakkında bolca spoiler -sürprizbozan- bulunmaktadır.)

Geçenlerde, Metin Erksan’la ilgili bir kitap okurken şu satırlara rastladım: “Bu ahlâk sisteminde neler yoktur ki. Birkaç örnek bile yeter onun hakikatle kurduğu pazarlıksız ilişkiyi anlatmaya. Mesela Suçlular Aramızda’nın çıplak sahnelerine öz sansür uyguladığını anlatır: ‘Leyla biliyorsunuz azize oldu, yani evliya olduğunu söylüyor. Öyle diyorsa öyledir. Ben işin bu tarafıyla ilgilenmem. Ben Leyla’yı çok severim. En büyük prensiplerimden sevgim ve sevdiklerimin menfaati için vazgeçebilirim. Leyla’ya zarar vermemek için bu sahneleri ben kestim. Leyla’nın bir kez daha çıplak görünmesine müsaade etmedim. Sekreter rolünü oynayan Gülben Alpkaya da benim çok sevdiğim bir arkadaşımla evlendi. İstedim ki, Gülben’in o sahnesi olmasın, evliliklerine bir zarar gelmesin. Her ikisinin de bu sansürden haberi yok. Ben merhamet, sevgi, dostluk, arkadaşlık adına kendi filmlerime rahatlıkla sansür uygulayabilirim.’ Erksan’ın yaptıkları, bir yönetmenin bırakın kendi isteğiyle gerçekleştirmesini, öyle bir taleple dahi kolayca yapacağı bir şey değildir. Filmin etkileyiciliğinden, gişe başarısından taviz vermek pahasına ahlâki ilkelerine sadık kalır. Erksan hiçbir filmi, sanatı, eseri insana öncelemez.” (Mücahit Gündoğdu, Metin Erksan – ‘Kuyu’da Bir Yönetmen, Cümle Yay., Ankara, s. 105)

Erksan’ı 1968 tarihli filmi Kuyu’ya gönderme yaparak ‘kuyuda bir yönetmen’ diye tanımlamak, doğrusu çok riskli bir seçim. Çünkü Kuyu’da kuyuya atılan kişi, filmin kötü adamıdır. Hem de dramatik yapı öyle kurulmuştur ki, o adamın -zavallı Fatma’yı aralıklarla üç kere dağa ‘kaldırıp’ hayatını mahveden Osman’ın- kuyuda öldürülüşü, seyircinin içini ferahlatacak bir katharsis patlamasına dönüşür. Erksan’ı, tırnak içinde vurgulanan bu ‘kuyu’ya atmak... Bilemedim doğrusu.

Neyse, kitabın adındaki tuhaflık ya da kitap boyunca sürekli tekrarlanan hamasi övgülerden çok, yukarıdaki satırlarla ilgili bir derdim var: “Filmin etkileyiciliğinden, gişe başarısından taviz vermek pahasına ahlaki........

© Birgün