menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İkonoklastların alacakaranlığı

20 2
07.07.2025

Eskiden cami önlerindeki tezgahlarda, tespih ve dua kitaplarının yanında bazı resim ve kartpostallar satılırdı. Bunlar arasında en ilgi çekici olanı, Peygamber İbrahim oğlu İsmail’i öldürmek üzereyken Cebrail’in bir koçla gökyüzünden süzülüşünü gösteren resimdi. Eğer konuyla ilgili dinsel anlatıyı biliyorsanız, bu resme baktığınızda kimin kim olduğunu anlamamak olanaksızdı: Şu Cebrail, çünkü kanatları var. Şu İbrahim, çünkü elinde bıçakla önündeki sunakta yatan çocuğun boğazını kesmeye hazırlanıyor. Şu da İsmail, gözleri bağlı, teslimiyet içinde uzanmış, ölmeyi bekliyor.

Bu, çok-tanrılı Akdeniz dinleriyle başlayıp Hıristiyan ikonografisinde zirveye ulaşan bir görsel anlatı kültürünün ürünüdür. Bu anlatım tarzında tüm dinsel figürler, onları özel kılan mitsel detaylarla resmedilir. Elinde şimşek tutan Zeus’tur; şu üç uçlu yabasını kaldıransa deniz tanrısı Poseidon, vs.

Görsel anlatım dilinin kesin kuralları vardır: Hiçbir resimde, heykelde, hiçbir çizgi-romanda ya da karikatürde, Musa Peygamberin fötr şapka ve ceketle resmedildiğini göremezsiniz. Tarihsel olguları ve kronolojik sıralamayı umursamayan -anakronik- postmodern yapıtlarda bile Musa böyle gösterilmez. Çünkü o zaman Musa olduğu anlaşılmaz, bakan kişi bunu sıradan bir ‘Moşe’ olarak algılar.

∗∗∗

Peygamber Musa’yı çizecekseniz, gören herkesin “Ahha, bu Musa Peygamber!” diyeceği biçimde çizersiniz. Yani, fizyolojisini ve yüzünü hiç kimsenin bilmediği, sadece dinsel anlatılarda sözü edilen bir........

© Birgün