menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Uluslar ve Marşları

21 8
10.09.2025

Eric Hobsbawm’ın ‘tuhaf zamanlar’ dediği “uluslar çağı”nın kendine özgü yenilikleri vardı. Hemen her şeyi ulusal kimliğe göre kurmak ve zikredildiği her yerde başına bir de ‘yüce’ sözcüğü eklemek bir ortak alışkanlık gibiydi. Ulusun bayrağı, parlamentosu, anayasası, parası, eğitim kurumları, ordusu gibi bir de marşı olmalıydı. Marş, ulusun kutsallarının başında geliyordu. Ulusun bireyleri marşı ezberleyip, her yerde söyleyebilmeliydi.

Böyle olunca marşlar, ulusun kahramanlığı ve üstünlüğünü anlatan sözlerin toplamı gibiydi ve bu nedenle tüm ulusal marşlar birbirine benziyordu. İlk örneklerden biri olarak Fransız ulusal marşının bir kısmı şöyle idi: Titreyin, zorbalar ve hainler / Tüm iyi insanların utancı / Titreyin! Akrabalarını öldüren entrikalarınız / Hakkettiğinizi alacaksınız / Size karşı hepimiz askeriz / Eğer genç kahramanlarımız ölürse /Fransa size karşı savaşa katılmaya hazır / Yenilerini doğuracaktır.

Ünlü şair Fallersleben tarafından 1841’de, Franz Joseph Haydn’ın bir bestesi üzerine yazılan Alman ulusal marşı da benzer bir dil üzerinden inşa edilmişti. Almanya, o yıllarda aralarında Avusturya ve Prusya’nın da olduğu 39 özerk devletten oluşuyordu ve bu politik hedefle ilgilidir: Almanya, Almanya / Dünyadaki her şeyden üstün / Onu korumak ve uğruna savaşmak için / Kardeşçe kenetlenirse Maas’dan Memel’e kadar / Etsch’den Belt’e........

© Birgün