menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Britanya’da Alevi olmak

21 17
11.06.2025

Geçtiğimiz hafta Britanya Alevi Federasyonu’nun davetlisi olarak Londra’daydım. Bu davet, yaklaşık on yıldır seyahat etmediğim Britanya’da Alevi toplumunun görünür olma çabalarının önemli bir aşamaya geldiğini görmeme imkan sağladı. Özellikle 13. kez gerçekleştirilen Alevi Festivaline binlerce insanın katılımı ve tamamı genç büyük bir grubun semah dönmesi ise bu görünürlüğe dair çarpıcı bir sosyolojik manzaraydı.

1960’lı yıllarda Türkiye’den Avrupa’nın değişik ülkelerine işçi göçü başladığında, kimse bu ülkelerde Alevilerin bir gün yurttaşlık hakkı kazanacağını ve ‘yerlileşmiş’ bir kimlik olacağını herhalde tahayyül edemezdi. Esasen dönemin siyasal ve akademik literatürü de bu durumu öngörmemişti. Her yerde ‘uyum-entegrasyon’ hedefleri öne çıkarılıyor; ‘dışarıdan’ gelenlerin varolan kültüre uyum sağlamaları ve/veya entegre olmaları bir görev olarak sunuluyordu. Bu da hangi kimlikten olursa olsun, gelenlerin, geleneklerinden vazgeçmesi anlamına geliyordu.

Aleviler için bu tür ‘uyum sağlama görevi’, aslında yeni bir tecrübe değildi. Çünkü doğrudan anavatanlarında da bir tür yabancı topluluk muamelesi görmüş ve Sunni-Müslüman hakim kültüre entegre olmaları beklenmişti. Hatta bu süreci hızlandırmak için “Alevi” sözcüğü neredeyse tedavülden kaldırılmıştı. O politik iklimin etkisiyle Alevi anne babalar, uzun yıllar çocuklarına inanç........

© Birgün