‘Terörsüz Türkiye’ ve ‘Kürt Sorunu’
‘Terörsüz Türkiye’ söyleminin tavan yaptığı bugünkü siyasal atmosferde ‘Kürt Sorunu’ başlığının neredeyse hiç konuşulmuyor olması ilginçtir. Oysa asıl gerilim ve sonuçları adına ‘sorun’ denilen bir politik tercihten kaynaklanmıştır. Ondan hiç bahsetmeden ve fakat ondan kaynaklı sorunların çözümüne seferber olmak, herhalde Türkiye’ye özgü bir durum olmalı.
Gerçekte ekonomik-toplumsal ağır maliyetlere yol açan ‘Kürt Sorunu’na dair politik tercihin en net belgesi, 100 yıl önce bu zamanlarda tamamlanmış bir rapordu. 1925 tarihli olmasına karşın, daha eski bir geçmişi vardı. Çünkü raporun hazırlanması için Kürt şehirlerinde ‘kapsamlı bir tetkik’ yapılmıştı. Tarih Vakfı’nın yayımladığı N. Sahir Sılan arşivinde yer alan bu rapor, Cumhuriyetin ilanı sürecinde yeni rejimin ‘Kürt sorunu’na ciddi biçimde kafa yorduğunu gösteriyordu. Raporu yazanın Abdülhalik Renda olması ise kendi başına önemliydi. Kendisi son Osmanlı devlet bürokratı, 1915 tehcirinin yöneticilerinden biri ve yeni rejimin çok güvenilir devlet adamıydı.
Rapor öncelikle Kürt coğrafyasının ayrıntılı demografik bilgisini tespit etmişti. Buna göre ‘Fırat’ın şarkında Bingöl, Urfa, Mardin, Siverek, Diyarbakır, Ergani, Elaziz, Dersim, Genç, Muş, Bayezid, Hakkâri, Van, Bitlis, Siirt vilayetleriyle Erzurum vilayetinin Hınıs ve Kiğı ve Erzincan’ın Pülümür kazalarının nüfusu 1 milyon 361 bin kişiydi.........© Birgün
