Tüpten çıkan macun dönmez
Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın KONDA’ya yaptırdığı gençlik araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. İktidarın dindar nesil hedefi için milyonlarca lira kaynak ayırdı, okulların Diyanet’in arka bahçesi haline getirilmesi için ‘projeler” üretti, müfredatı buna göre değiştirdi, kitap içeriklerinde bu hedefe göre ayarladı, tarikatların okullarla ortak ‘faaliyeti” nin önünü açtı… Bu sayısız girişime karşın araştırma sonucuna göre, kendini dindar ve muhafazakar olarak tanımlayanların oranı, modern olarak tanımlayanların oranı arttı. Gençlerin özgürlükleri konusunda endişeli olduğu da ortaya kondu. Bu sonucu, nedenlerini gençlik alanındaki çalışmalarıyla tanınan Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan’a sordum, yanıtladı.
Kendini dindar ve muhafazakar olarak tanımlayan gençlerin oranı iktidarın projelerine rağmen neden düşüyor?
Bir kere 20 yılda kentte yaşayanların oranı arttı. Maksimum yüzde 17’lik bir kırsal kesim var. Bu oran 1980’de yüzde 45 civarındaydı. Kentte yaşamayan da yarım saat, 45 dakikada bir ilçe merkezine, 2-3 saat içinde metropollerinden birine ulaşabilecek durumda. Başka bir faktör (içeriği ayrı tartışılır) eğitim arttı. Okullaşma oranları 30 -40 sene öncesiyle kıyaslanamayacak kadar yüksek. 1960’ta üniversite öğrencisi oranı yüzde 2’ydi. Bu oranın içinde kadın neredeyse yoktu. Yani 60 yılda geldiğimiz yer burası. Burada işin içine “Mobilizasyon’ giriyor. Eğitim bunun en önemli faktörlerinden biri. Eğitimin içeriği ne olursa olsun. Üniversitede anfide öğrenmenin ötesinde arkadaşlardan öğrenilen şeyler var, sosyalizasyon, oradaki farklı bir yaşam, ‘Yabancıyla’ karşı karşıya kalma hali de eğitimin parçası.
Kadınların eğitimde daha fazla yer alması gençlere nasıl etkiledi?
Kadının okullaşma oranının artmasıyla bugünkü gençler tarihimizde hiç olmadığı kadar eğitimli anneler tarafından yetiştirildi. Şu an 18 yaşında bir gencin annesi 1980 ve civarı doğumlu. Ve onlar arasında lise ve üstü mezuniyet oranı yüzde 34. 1970’lerde doğanların sadece yüzde 4’ünün annesi ise ve üstü mezunuydu. Kadının iş gücüne katılımı da arttı. Yani hem kendileri mobilize oldular hem de mobilize ailelerde büyüdüler. Mobilizasyon medya tüketimi, bilgi tüketimi de demek.
Gençlik dediğimiz bugün, 2000’li yıllarda doğmuş kişiler. Tek bir iktidar görerek büyüdüler, dindar nesil hedefi ters mi tepti?
Türkiye muhafazakârlığının kendisine özgü yapısı etken. Türkiye’de anglo sakson muhafazakarlığında olmayan bir şey var; Ailede tutucu, toplumda değişimden yana. Türkiye’deki muhafazakarlık iktidar ilelebet eski sahiplerin elinde kalsın demiyor, buna bugünkü iktidar da dahil. Bazı şeylerin yerli ve milli olanın daha ön plana çıkması isteniyor. Öteki tarafta ‘aileyi koruyalım’ diyor. Orada da bahsedilen şey pederşahi alışkanlıklar. Yani baba, amcalar hiyerarşi, yaş hiyerarşisi onu da korumaya........
© Birgün
