250 bin riskli bina için vakit doldu, yıkılmalı
Gazeteci olarak takip ettiğim tanık olduğum ilk deprem 1999 Marmara Depremi idi. Bilim insanları o günden bu yana aslında o günde temelde aynı şeyi söyledi: “Şiddetli bir deprem olacak. İstanbul etkilenecek. Tüm binalarımızın depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor.” Ne var ki aradan geçen 26 yıla rağmen çok az şey değişti. İstanbul’un çok önemli bir bölümü oturduğu daireye, geçtiği köprüye, çocuğunun yuvasına, okuluna, iş yerinin güvenli olduğuna inanmıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın da birkaç gün önceki paylaşımda tartışmanın sadece fay üzerinden yapılmasına tepki gösterdi. “Sağlam bina” ihtiyacına dikkat çekti. İlk gençlik yıllarımdan tanıdığım, deprem gündemimizde yokken deprem mühendisliği üzerine kafa yoran 30 yılı aşkın süredir bu alanda çalışan Taşkın’ın kapısını çalıp aklımdaki soruları tekrar da olsa sormak istedim. İTÜ’nün Ayazağa’daki kampüsünde ziyaret ettim ve sordum.
Birkaç gün önceki sosyal medya paylaşımında “Fay kaç km kırılacak, ne kadar büyüklükte deprem üretecek” tartışmasına öfkelenmiş gibiydin. Neden? Gereksiz mi bu tartışmalar?
Yer bilimcilerin çatışmasında şöyle bir sonuç oluyor; Birinde halk arasında büyük endişe ve infiale yol açıyor diğerinde gevşemeye neden oluyor. Bugün yapılan konuşmalar çok teorik. Oysa önemli olan binaları depreme dayanıklı hale getirmek, depreme dayanıklı bir toplum yaratmak. Yer bilimciler bilimsel, teorik tartışmalar yapıyorlar. Ama bunu toplumun gözü önünde yapıyorlar. Toplumun bilime olan güveni de sarsılıyor. Bunu dile getirmek istedim.
Ev alacağım, kiralayacağım ya da mevcut oturduğum binadan endişe ediyorum. Ne yapmalıyım?
Henüz malik olmayınca binanın projesini alma imkanınız yok. Ama şu sorulabilir; Benim binamın projesi var mı? Buradan yola çıkarak hangi yıl yapılmış dolasıyla hangi yönetmeliğe göre yapılmış onu görebilirsin. 1975’te çıkan bir yönetmelik var, 1998’e kadar uygulanıyor. 98 yönetmeliğine göre ilk binalar 2000 yılında yapılıyor. Sonra 2007 yönetmeliği kabul edildi. 1998 ile 2007 yönetmelikleri arasında deprem yükü açısından fark yok. Bir de 2001’de 19 ilde pilot ’Yapı denetim kanunu’ yürürlüğe girdi. Bu pilot illere Marmara Bölgesi’ndeki kentlerin büyük bölümü dahil. Yani 2001 yılından itibaren bu 19 ilde binalar yapılırken belediye dışında bir kontrol daha almış demektir.
Binaların bodrum katları da tespit için önemli değil mi?
Oturduğunuz binanın bodrum katına mutlaka inin. Bodrum kat yoksa giriş katına bakın. Toprağa yakın olduğu için rutubet ihtimali yüksek olur. Donatılarda paslanma var mı bakın. Bunlar gözle görülebilir şeyler. Korozyon kanser gibidir ilerler, durmaz. Dolayısıyla ilerledikçe paslanmış demirin dışındaki beton örtü tabakasını patlatır. Bu da çatlak meydana getirir.
Her çatlak risk mi? Bunu anlamak mümkün mü?
Kolonlarda düşey ve kirişlerde ise yatay ve düz ilerleyen çatlaklar bizim için önemli. Çünkü bu şu anlama geliyor. Demir kolona düz biçimde yerleştiriliyor. Ve demirin geçtiği hat çatlıyor. Bu dümdüz ilerleyen çatlak varsa ivedilikle önlem........
© Birgün
