Platon’un halısı
Şehirlere yerleştiler ve yeryüzünün içkin hakikati unutuldu. Şimdi gözlerini göğe dikmiş, göklerden gelecek aşkın hakikatini bekliyorlar. Algıları zayıflamış, yeryüzünü bir kargaşa olarak duyumsuyor ve dünyaya düzen gelecekse yıldızlı göklerden geleceğine inanıyorlar. Düzen, üç padişaha şeyhülislamlık yapmış Zembilli Ali Efendi’nin (1445-1526) fetvaları gibi, zembille gökten indirilecek. Odalarına serdikleri halılar bile, kutsal kitapların tasvir ettiği, İranlıların çarbağ dedikleri dört mekândan oluşan göksel bahçeyi tasvir ediyor. Bir boşluğu mekân haline getirmek istediğinizde göksel bahçeyi yere indirmeniz yeterli, anlamsız boşluk birden anlamla yüklü bir mekân haline geliverir. Mekân ve anlam göklere yerleştirilmiştir; yeryüzünün kaotik yapısı, ancak göklerden yere indirilen mekân sayesinde bir kozmos haline gelebilir. Platon da dokumacıydı; ömrünü, motifleri göksel idealardan oluşan bir halıyı dokumakla geçirdi. Yeryüzünün kusurlarını örtecek halı, Borges’in haritasını andırır. “Haritacılık Okulu, İmparatorlukla bire bir ölçekte bir imparatorluk haritası geliştirdi, öyle ki harita, noktası noktasına gerçeğiyle çakışıyordu… Sonraki kuşaklar, bu boyuttaki bir haritanın kullanışsız olduğuna karar verdiler ve biraz saygısızlık da ederek onu güneş ve yağmur altında yıpranmaya terk ettiler. Batı çöllerinde haritanın yırtılmış parçaları bugün bile bir hayvana ya da bir dilenciye........
© Birgün
