Bedene ve geceye övgü
Gün ışığı insanın canını acıtır. Gün boyu çıplak gerçekliğe maruz kalan ruh yorgun düşer, günün sonundaki karanlığı özler. Tüm çıplaklığıyla gözünüze batan, ruhunuzu yaralayan şeyleri karanlık örtünce bakış gücünü yitirir, yerini bedensel duyulara bırakır. Belirsiz olan, adlandırılamaz, sınıflandırılamaz. Bu yüzden insanın içinde tuhaf bir ürperti belirir. Gece, gün içinde hayal kırıklıkları yaşayanların sığınağıdır. Tanıdık şekiller biçimsizleşir, heyulalara dönüşür. Heyula, Yunanca şekilsiz ilk madde anlamına gelen ‘hyle’den türetilmiştir. Heyula, hayal gücünün ham maddesidir. Ve şekillerini yitiren nesneleri hayal gücünüzle yeniden biçimlendirmeye başlarsınız. Ya da romantikseniz, kendinize şiirsel bir atmosfer de yaratabilirsiniz. 19. yüzyılın ünlü romantiklerinden Leopardi geceye şiirsel bir anlam yüklemiştir: “Geceyle ilgili betimlemeler son derece şiirseldir, çünkü gece nesneleri belirsizleştirir, zihnimiz gerek gece gerek gecenin içerdikleriyle ilgili belirsiz, seçik olmayan, eksik bir görüntü algılayabilir sadece” (Calvino, Amerika Dersleri, YKY). Bakış keskinliğini yitirince diğer duyular keskinleşir. En küçük bir uyarana beden kulak kesilir. Gün ışığında gözler ve bilinç iş başındadır. Gece, bilinç askıya alınır, gün ışığında uğultu olarak algılanan sesler gece olunca tekilleşir, ayırt edilir hale gelir. Zira bilinç mikro algıları globalleştirir ve size sonuçlarını bildirir,........
© Birgün
